İstanbul Ve Çevresinin Başarılı Avukatlarından Bahçeşehir Hukuk Bürosu  Avukatı Hakime Işıklı Bundan Sonra Hukuk Köşemizde Yazıları ile sizlerle birlikte olacak

1.BÖLÜM

2016 Yılında En Çok Mirasta ve Boşanmada Anlaşamadık

Koca bir yılı acısıyla tatlısıyla bitirmek üzere olduğumuz şu son günlerde sizlere köşemden ilk seslenişim olacak. Bir yazarın, günlük olaylardan esinlenerek yazdığı ve o konu üzerinde kendi kişisel görüş ve düşüncelerini yansıttığı yazıya "fıkra" denir. Fıkra bizim anladığımız anlamda illa gülünç şeyleri aktarmak değil günceli okuyucuya aktarmak için Batı kültüründen edebiyatımıza giren aktüel ve rasyonel bir türdür. Konumuz mesleğim itibariyle hukuk olunca, gayem; yalnızca günceli aktarmak değil elbette sizlere faydalı ve okurken içinde aradığınız cevapları bulabileceğiniz bir "fıkra" oluşturmaktır.  Umarım uzunca bir süre buradan sizlere ulaşmaya devam eder ve merak ettiğiniz, içinde bulunduğunuz zorluklardan çıkabilmek adına bir nebze yardımımı alabildiğiniz bir yer olur burası bizim için.

HUKUK İNSANLIK İÇİN ŞART

 Hukuk, insanlığın varoluşundan itibaren sosyal hayatın varlığını ve düzenini koruyabilmek adına oluşa gelmiş bir kurallar bütünüdür. Günümüz hukuk sistemlerindeki anlamda davalaşmak, hakkını aramak ise  zaman içerisinde devamlı değişiklik gösteren  normların sonucu ortaya çıkmıştır. Davalardan gaye, hakkı halel olan kişinin bunu bertaraf etmesi ya da olacak olması muhtemel olan hak kaybının önlenmesidir çoğunlukla. Açılmış olan davalar ile ilgili Adalet Bakanlığınca her yıl adli sicil kayıtları tutulur ve bununla ilgili bir veri tabanı mevcuttur. Senenin sonunda olmamız hasebiyle sizlerle ilk buluşmamız, bu yılın adli istatistiklerini değerlendirmek şeklinde olacak. 2016 ‘nın  Adli istatistiklerini sizler için değerlendirecek olursam;  veriler bizlere,  bu yıl için  her seneye benzer bir şekilde  miras hakkından doğan davaların ve aile mahkemelerinin ihtisas alanına giren boşanma davalarının en çok görülmekte olan davalar olduğunu göstermektedir. Ne derler bilirsiniz;

ÖLÜM HAK MİRAS HELAL

“Ölüm Hak Miras Helal”dir. Ancak ne var ki, ilkel çağlardan günümüze, toplumda, insanlar arasında huzursuzluk  çoğunlukla mülkiyet yüzünden çıkar. Miras yüzünden birbirine düşman olan kardeş sayısı hiç de azımsanacak gibi değildir. Bu çekişmeleri önlemek için tarih boyunca bütün hukuk sistemleri miras konusunda ayrıntılı düzenlemeler yapmak zorunda kalmışlarsa da dünyevi isteklerle  en yakın akrabalar dahil olmak üzere insanlar kendine hak gördüğü terekeyi almak için münakaşaya devam etmişler ve çok da insani bir güdüyle günümüz miras davalarına konu şahıs olmuşlardır.

Kimler Mirasçı  Olabilir?

Mirasbırakan müteveffa(ölmüş) ile arasında kan bağı olan her akraba söz konusu mütevaffaya mirasçı olamaz.Kanuni mirasçı olarak tanımlayabileceğimiz mirasçıların belirlenmesinde Türk Medeni Kanunu’nda  zümre sistemi kabul edildiğinden zümre tanımını biraz açmak gerekecektir. Bu sisteme göre; müteveffanın   altsoyu  (yani çocukları eğer çocukları kendinden önce ölmüşse torunları ki bu silsile aynen böyle devam eder)  1. zümreyi oluşturur. Müteveffanın annesi babası ve kardeşleri ( kardeş çocukları da eğer kendinden önce ölmüşse o taktirde kardeş çocukları olan yeğenler de) 2. zümreyi oluşturmaktadır. Müteveffanın büyükanne ve büyük babaları ile onların altsoyları yani dayı, teyze, amca ve hala ile onların altsoyları 3. zümre mirasçılardandır. Kanuni mirasçıları işte bu 3 zümre içerisinde tanımlamamız mümkün olup 3. zümre dışında kalan diğer kişilerin kanuni  mirasçı statüsünde olmadıklarını belirtebiliriz. Eğer,  3. Zümrede de hiç bir kanuni mirasçı kalmamışsa o halde  müteveffanın mirası Hazineye kalmaktadır. Aynı zamanda  Zümre sistemine göre, önde olan zümrede mirasçı var ise sonra gelen zümredeki kan hısımları mirasçı olamayacaklardır. Yine zümre başları hayatta ise altsoylarına miras geçmeyecektir.

EVLATLIĞIN MİRASÇILIĞI TEK YÖNLÜDÜR

Bunun yanısıra; kişi, ölmeden önce, mirasının kimlere ve ne şekilde paylaştırılması gerektiği konusunda tek başına tasarrufta bulunabilir. Bu, vasiyetname düzenlemek suretiyle olur.Müteveffa eğer usulüne uygun bir şekilde  vasiyet bırakmamışsa kanuni mirasçılar mirasçılık haklarından faydalanabilecektir. Ancak müteveffa bir vasiyetname oluşturduysa ve kanuni mirasçılar içinde eş çocuk ya da anne ve baba dışında kişiler varsa bu kişiler kanuni mirasçı olsalar bile bu miras hakkından faydalanamayacaklardır. Bir başka anlatımla, geriye kalan kişiler eş veya çocuk veyahut anne-baba dan biri ise bu durumda müteveffa vasiyetname yapıp bu kişilere miras vermemeyi arzu etmişse bile yine de bunu yapamaz çünkü Türk Medeni Kanunu'na göre bu kişiler saklı paylı mirasçılardır. Hakları mirastan ıskat edilmeleri yoluyla  ya da kendi marifetleriyle mirastan feragat etme şeklinde olmadıysa ellerinden alınamaz ve saklı payına giren vasiyet konusu tereke saklı payı oranında korunarak kendilerine verilir. Yine  Saklı paylı mirasçıların miras payları başkasına devredilemezken diğer mirasçılar olan kanuni mirasçıların miras payları 3. şahıslara devredilebilir.Bununla birlikte,evlatlık ile evlilik dışı çocukta mirasçı olabilir. Ancak burada evlilik dışı çocuk ile mirasbırakan arasında soybağının kurulmuş olması gerekliliği vardır. Evlatlığın mirasçılığı tek yönlüdür. Yani evlat edinenler evlatlığa mirasçı olamazken evlatlık evlat edinenlere mirasçı olabilir.

Peki kanuni mirasçı, atanmış mirasçı ya da saklı paylı mirasçı olarak neye talip olduğumuzu anlatacak olursak terekeyi biraz açmak gereecektir. 

Yarınki  Köşe yazımda Tereke Nedir?Mirasçılara Nasıl Geçer?Veraset İlamı nasıl alınır? Bunları Köşe yazımda sizlere aktarmaya çalışacağım

  Fırat  Cad. No:2 İşmekan Residence Kat:11 Ofis:76  Bahçeşehir İstanbul 0212 669 22 44   

                        bahcesehirhukuk    [email protected]