Cüneyt Çakır’ın yurt dışında maç yönetecek olması büyük başarı olarak sürekli lanse edilip haber yapılıyor.
Yahu adam hakem, lahana pişirecek değil ya. Maç yönetmesinin nesi haber. Vay efendim yurt dışından maç almış, ne büyük başarı! Ezik basın ezik. Hâlbuki Çakırın Türkiye’de yönettiği 10 maçın dokuzu skandal. Ama yok, ezik basın, Avrupa istedi ya, parlatmaya devam!

Millet şaha kalkmış gidiyor ama basının ezikliği bitmiyor. Türk milleti değil, Türk basını ezik.( ne kadar milli olduğu şüphe götürür)

Vay efendim “Avrupa’yı şaşırttık. Müthiş teklif, vay Avrupa hayran kaldı” falan. Hayırdır ne oldu? Ne demiş bizim diplomasi Avrupa’ya? “ Ya hani şu Yunanistan’a, adalara sığınan mülteciler var ya, eee, işte o mültecileri Türkiye alacak, bunun karşılığında 3 milyar Euro vereceksiniz ve işte canım haziranda da şengeni kaldırırsınız artık. “ Bak bak bak. Diplomasi ve pazarlık dehasıyız yaaa. İnanamıyorum ya. Avrupalı bunlara abdestiyle gülüyor. Ezik basın milletle dalga mı geçiyor gaz mı veriyor nedir anlayamadık. Kalksın şengen, olsun yengen. Avrupalı yer mi? Türkiye’yi tanımıyor mu?

Avrupa’ya vizesiz girince başımız göğe erecek, birden ihracatımız ona katlanacak, Avrupa şehirlerini de tokileyeceğiz vesaire öyle mi? Yok böyle bir dünya. Avrupa’nın vize vermeyişi ekonomik kaygılardan değil sosyal, siyasi ve dini kaygılardandır bunu anlamak gerek artık. Avrupalı, Türklerle vahşi rekabete girmek istemez. Giremez, o kadar hırslı da değil. Ama diğer yandın kendini de korumak ister. Dolayısıyla tek çözüm uzak tutmak onlar için. Anlaşılamayan konu bu.

Bu büyük! Diplomasi başarısı sayesinde yakın zamana kadar ne kadar kırmızıçizgimiz varsa pembeye döndü. Ezik basın hal böyle olunca başlıyor gaz vermeye.

Allah Allah nidalarıyla, Suruç’ta şöyle, idilde böyle yaptık vesaire. Sürekli üç maymun üç maymun. Halebi savunmalıyız dedik, elimizde safi arşın kaldı. Kürt devleti kırmızıçizgi dedik, devlet kuruldu kurulacak çizgi noktaya döndü olduk kırmızı nokta. Devlet onla bunla görüşmez, şunu bunu takmaz dedik, kırmızı mürekkep kurudu akmaz oldu. Türkmenleri bombalamayın kırmızı dedik, Rusya’nın orada denemediği bomba türü kalmadı.

Zaten bu aralar kırmızıçizgimiz lafını duyduğumda tüylerim diken diken oluyor. Yine neyi kaybedeceğiz, nereyi vereceğiz acaba diye soruyorum kendime.

Düşünsenize koskoca Irak ve Suriye elimizin altından kayıp giderken biz sadece kırmızıçizgilerin yeri, kalınlığı ve uzunluğuyla meşgul olduk. Bugün Pkknın Suriyelisi Ypg, sınır hattı boyunca bayrağını dikti, çizgisini de çekti. Şaka değil gerçek. Bu bizim kırmızımızdı ya. İşte o yüzden bir şeyi kırmızıçizgi ilan ettiklerinde ben de Fatiha okumaya başlıyorum. Bu da benim kırmızıçizgim olsun bari

Manşetler baştan aşağı ALATURKA!

“3 milyar TL cepte kalacak”. Köprü yapıldı ya. Yapanların eline sağlık da ey ezik basın bu manşet ne alaka. 3 milyar kimin cebinde kalıyor? Her geçen araçtan 3 dolar yani yaklaşık 10 tl para ödemek mecburi. Üstelik günde 135 bin aracın altında araç geçerse aradaki farkı devlet karşılayacak. Yani her hâlükârda bu millet o köprüden geçse de geçmese de günlük 405 bin dolar parayı tıpış tıpış ödeyecek. Yılda yaklaşık 150 milyon dolar. Kime ödeyecek? Deli Dumrul’a, hayır hayır…J


Peki, basına ne oluyor. 3 milyar cepte kalacak manşeti tam bir eziklik. Aslında maliyeti millet karşılıyor ama diğer yandan “ bedavaya getirdiiiik” naraları…

Aynı durum havaalanı ve Marmaray için de geçerli. Sapına kadar, kuruşuna kadar millet ödüyor parayı. Kimse algı yapmaya kalkmasın, bedavaya getirdik liboşluğuna soyunmasın. Haa, yapandan da Allah razı olsun. Herkese hakkını vermek lazım. Üstelik adama sormazlar mı “madem her işi bedavaya getiriyoruz bunca verginin akıbeti hayır mı?” diye…

Bazı şeyle milletin kırmızı çizgisini aştı ve artık millet verdiği kredilerin dönem sonu durumunu kontrol etmek istiyor. Eğitimde, sağlıkta, adalette, güvenlikte ve hariciyede. Özellikle bu birimlerde ciddi sorgulama var. Kulaklara küpe niyetine.

Sağlıkla kalın…

Selim Bilâl…………………………………….