Konuşmasında önemli mesajlar veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'deki mülteci meselesine değindi.

Yaklaşık 5 milyon Suriyeliye yardım eli uzattıklarını belirten Erdoğan, "Sevgililer sevgilisi, bir muhacirdi, ensar ile el ele, kol kolaydı." dedi.

" CHP İKTİDARA GELİRSE MÜLTECİLERİ GÖNDERECEKMİŞ..."
Sözlerinin devamında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "İktidara gelirsek mültecileri göndereceğiz" açıklamasını hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:

İşte bu kültürden, bu medeniyetten gelenler, hatta nasibini alanlar, kalkıp da bu ülkedeki 5 milyon mülteciyi eğer iktidar olurlarsa tekrar Suriye'ye göndereceklermiş, Afganistan'a göndereceklermiş.

"BİZ GÖNDERMEYECEĞİZ"
Biz ev sahipliğine devam edeceğiz. Biz göndermeyeceğiz. Çünkü biz, ensarın ne olduğunu muhacirin ne olduğunu, peygamberi bir metot olarak çok iyi biliriz.

"MAZLUMLARIN SIĞINAĞI OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Dün Irak'tan, Suriye'den, Afganistan'dan gelmişlerdi. Bugün Ukrayna'dan geliyorlar, bu ülke daima mazlumların sığınağı olmaya devam edecek. Biz her zaman düşmüşün yanında olduk. Bunlar kendilerini katillerin elinden kaçarak bize geliyorlar. Onun için de biz, gönlümüzü açacağız. Şunu da unutmayacağız; değerli kardeşlerim, Allah'ın yardımı her zaman bize yakın olmuştur."

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Mültecilere ev sahipliği yapmaya devam edeceğiz

"TERÖRE TEPKİ GÖSTERMEK YERİNE AHLAKSIZCA DEVLETİ SUÇLADILAR"
Kemal Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyareti üzerine de açıklamalar yapan Erdoğan, "Terör örgütüne ve siyasi uzantılarına tepki göstermek yerine ahlaksızca devletini suçlayanlar oldu." ifadelerini kullandı.

"ZORLA KOPARDIKLARI ÇOCUKLARI ÖLÜME, KENDİ ÇOCUKLARINI TATİLE GÖNDERDİLER"
Halkın kanından ve gözyaşından beslenenlerin ilk günden itibaren en büyük yarayı Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Gürcüsü, Abazasıyla ile evet anaların yüreklerinde açtıklarını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Analarından zorla kopardıkları gencecik çocukları ölüme gönderirken kendi çocuklarını Avrupa'nın başkentlerine tatile yolladılar. Kütüphanelerini yaktıkları, öğretmenlerini şehit ettikleri, okullarını ateşe verdikleri mazlum Kürt çocuklarını cehalete mahkum ederken kendi çocuklarına Avrupa'nın en lüks, en pahalı okullarını layık gördüler. Diyarbakır anneleri 925 gün önce terör örgütüne karşı çıktıkları isyan bayrağı ile işte bu iki yüzlülüğe edi bese dediler.

"DİYARBAKIR ANNELERİNİ İTİBARSIZLAŞTIRMAK İÇİN GAYRET SARFETTİLER"

Terör örgütünün kirli, karanlık, korkak yüzü bir avuç kadının direnişi ile tarihte ilk defa bu derece ayan beyan ortaya çıkmıştır. Yine bu süreçte Türkiye muhalefetiyle, medyasıyla, yazarı, sanatçısı, siyasetçisiyle kimin nerede durduğunu da görme fırsatı bulmuştur. Kandil'deki kan tüccarlarının gönüllü avukatlığını yapanlar üç günlük siyasi çıkarları için bölücü örgütün uzantılarıyla iş tutanlar daha ilk günden itibaren Diyarbakır annelerini itibarsızlaştırmak için çok gayret sarfettiler.

"YÜREĞİ YANIK ANNELERE BİR KEZ OLSUN DESTEK ÇIKMADILAR"
Ağızlarını her açtıklarında bize kadın haklarından, insan yaşam hakkından, demokrasiden, özgürlüklerden dem vuranlar Diyarbakır'daki o yüreği yanık annelerin masum eylemlerine bir kez olsun destek çıkmadılar. Bunu Batı'nın Corcuna, Helgasına söylüyorum hani sizin insan haklarınız? Niye sesiniz çıkmıyor. Onlardan o terör örgütünün mensuplarından biri olsaydı Diyarbakır'dan ayrılmazdınız. Fakat ne yazık ki o terör örgütü mensuplarından olmayınca gelip kapılarını bile çalmadınız.

"ANALARIN KAPISINI ÇALMAKTAN KORKAN SİYASETÇİ MÜSVEDDELERİNİ GÖRDÜK"

Diyarbakır'a gidip de ittifak ortaklarından ürktükleri için anaların kapısını çalmaktan korkan, acılarını paylaşmaktan çekinen hatta bu cesur anneleri tehdit eden siyasetçi müsveddelerini de gördük. Kaldıkları otele davet ettiler ayaklarına gitmediler gidemediler. Yasin Börü'nün katillerini aklamak için seferber olanlar ciğerpareleri zorla dağa kaçırılan anneler için kıllarını dahi kıpırdatmadılar. Diyarbakır anneleri dünya hak mücadelesi tarihine altın harflerle yazılan onurlu duruşlarıyla işte tüm bu riyakarlıkları da ortaya koydular."