Türkiye’nin enerjide kurulu güç kapasitesi, enerji çeşitliliği, madenciliği ve İlçem Çarşamba’da kurulan biyokütle santrali ile ilgili CHP’nin iki gün önce verdiği, grup önerisinde yazılan ve konuşulanların gerçeğini sizlerin aracılığıyla aziz milletimizle paylaşmak üzere huzurlarınızdayım diyen AK Parti Samsun Milletvekili Fuat Köktaş belgelerle yapılan iddialara yanıt verdi.

HİÇ KİMSENİN AVUKATI DEĞİLİZ

Biz hiç kimsenin avukatı değiliz ancak, devlet kurumlarının koymuş olduğu standartlara göre yapılan tüm yatırımların arkasında durarak, onların üretim ve istihdama katkı sağlamasını takip ederiz diyen Milletvekili Köktaş, "AK Parti İktidarı ile madenlerimizin işletilerek ekonomiye kazandırılması, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması, yerli kaynaklardan enerji üretilerek cari açığın azaltılması için önemli adımlar atılmıştır. AK Parti iktidarından önce Türkiye’nin toplam enerji üretim gücü yaklaşık 29.000 MW iken, iktidarımız dönemin de 2020 yılı sonu itibari ile 95.891 MW’lık kurulu güce ulaşılmıştır.

HES, Termik, doğal gaz ve fueloil santralleri ile karşılanan enerji ihtiyacımız, yıllar içinde çeşitlendirilmiş, çevre dostu yenilenebilir enerji kaynaklarına önem verilmiştir. Bu enerji kaynaklarını kısaca; RES, GES, Jeotermal, Biyokütle ve diğer kaynaklar olarak ifade edebiliriz.

ÖNEMLİ BİR SEVİYEYE ÇIKTI

İnsan sağlığı ve güvenliği merkeze alınarak, çevre ve doğayla barışık, ülkemiz şartlarına uygun dünya da kabul görmüş standartlarda madencilik sektörü yapılandırılmış, üretim artmış, ülkemiz ekonomisine önemli katkı sağlanmıştır. Bu vesile ile ülkemize hizmet etmiş bakan, bürokrat ve teknik elemanlarımıza huzurlarınızda teşekkür ederken, özellikle enerji bakanlığı döneminde yapısal reformları hayata geçirerek yerli enerji kaynaklarını destekleyen Sayın Berat ALBAYRAK Bakanımıza ayrıca teşekkür ediyorum. Bu sayede enerji de kurulu güç miktarı çeşitlendirilmiş olup, yenilenebilir enerji kaynakları yüzde 322 MW’lık artış ile önemli bir seviyeye çıkmıştır.

YATIRIMCIYI KORKUTUYORLAR

Muhalefet partilerinin yönetici ve milletvekilleri konuşmalarının tamamında yeraltı kaynaklarımızın işletilerek ekonomiye kazandırılmasını, enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmayı, sanayii ve konuta ucuz elektrik teminini savunurken, diğer taraftan da Türkiye’nin, dünya standartlarında maden ve enerji yatırımlarını bilimsel hiçbir veriye dayanmadan, iplerinin ucu ülkemizin kalkınmasını istemeyenlerin ellerinde olan, onlara taşeronluk yapan marjinal gruplarların miting ve protestolarına katılarak, hakaret ve vandallıklarını izleyerek engelleme gayretleri aşikardır. Engelleme çabalarından sonuç alamayınca da, yatırım yapan, istihdam sağlayan, üreten, bölge ve ülke ekonomisine katkı sağlayan herkesi, yandaş, işbirlikçi olarak ilan etmekten hatta gelemeyeceklerini çok iyi bildikleri iktidara gelincede el koyacağız, kapatacağız diyerek yatırımcıları korkutmaya çalışmaktadırlar.

İNSAN SAĞLIĞINI MERKEZE ALAN BİR LİDER

AK Parti İktidarı, özellikle iktidarın Başkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN, insan sağlığını merkeze alan, çevre ve doğa hassasiyetine dikkat eden, aynı zamanda da sektörün zorluklarını aşarak, yatırım ve üretimi teşvik eden cari açığımızı kapatmaya gayret gösteren, talimatlarını buna göre veren liderdir. İki gün önce CHP’nin ilçem Çarşamba’da kurulan Biyokütle Santrali ile ilgili grup önerisinde gündeme getirilen bilimsel veya teknik veriye dayanmayan konu veya konular diyemediğimiz, içi boş o boşluğu da sadece biz enerji yatırımlarına karşı değil yerine karşıyız diyerek doldurmaya çalıştıkları konuşmalara kısaca değinmek istiyorum.

BABA EVİM 500 METRE

Öncelikle ifade etmeliyim ki; Santralin kurulu olduğu yer, ailemin ve benim hala yaşadığım baba evime 500 metre kuş uçuşu mesafesindedir. Bahsettikleri Abdal Irmağı’nın ise; çocukluğumun geçtiği, arkadaşlarımla yüzmeyi öğrendiğim ırmak olduğunu ifade etmek isterim. Miting düzenlemek isteyen, protesto ettiğini zanneden, benim şehrime zerre kadar faydası olmayan, çok iyi bildiğim, tanıdığım şahsiyetlerin hiçbiri o bölgeye benden daha yakın olmadığı gibi, konuşan tüm siyasetçiler o bölgeye 150 kişi ile yapılmak istenen protesto mitinginde koyulan kürsüde konuşmak ve kolay siyaset yapmak için sıraya girmişlerdir.

TARIM ARAZİSİ DEĞİL

Santralin kurulu olduğu arazi 2006 yılında tarım dışı amaçla kullanılmak üzere toprak koruma kurulu tarafından, tarım dışına çıkarılmış olup tarım arazisi değildir. Yatırımcı şirket araziyi 2018 yılında satın almıştır.

Fosil yakıt, lastik, çöp, plastik veya herhangi bir atık kullanılmayacak olup tamamen tarımsal atıklar (ağaç kökü, ağaç , fındık kabuğu vb.) kullanılmaktadır. Bu vesileyle kontrolsüz anız yakma yerine çiftçiler atıklarını santrale satarak yıllık ortalama 100 Milyon TL ek gelir elde edeceklerdir.

ÇED KONUSU ÇARPITILIYOR

ÇED Yönetmeliğinin Ek-2 listesinde yer alan tesisleri için süreç sonunda ÇED Gereklidir veya ÇED Gerekli Değildir kararı verilmektedir. Söz konusu proje ile ilgili yapılan 02.07.2019 tarihli başvuru için gerekli değerlendirme ve ilgili kurumların olumlu görüşleri neticesinde “ÇED Gerekli Değildir Kararı” verilmiştir. Ülkemizde lisans alan benzer teknolojiye sahip 75 Biyokütle Enerji Santralide ÇED Gerekli Değildir kararı almış olup, kanun açık ve nettir.

ZARARLI İDDİALARI TAMAMEN ASILSIZ

Sayın basın mensupları, iddialara gelince; Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’müz tarafından Abdal Irmağı’na bırakılan sudan ikişer gün arayla üç kere alınan su numuneleri uygun metotlarla analiz edilerek, çıkan sonuçlar sınır değerlerin altında kaldığı gibi bazı analizlerde beşte bir oranında sınır değerin altında olduğu, yani kaynağından alınan suyun deşarj noktasında daha temiz olduğu ispat edilmiş olup, ayrıca suda balık biyodeneyi de yapılarak balık yaşamı için çok elverişli bir su olduğu da ispat edilmiştir. Yine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından istenen baca emisyon raporlarına bakılacak olursa; orada da görüyoruz ki bacadan salınan karbon monoksit, kükürt dioksit ve toz değerleri sınır değerlerinin çok altında olup, iddia edildiği gibi tarım arazilerine, tarıma ve çevreye zararlı değildir.

DİĞER YERLERİ ARAŞTIRDILAR MI?

Biz hiç kimsenin avukatı değiliz ancak, devlet kurumlarının koymuş olduğu standartlara göre yapılan tüm yatırımların arkasında durarak, onların üretim ve istihdama katkı sağlamasını takip ederiz. Eğer taahhüt etmiş oldukları kriter ve değerler, ülkemizde ve dünyada kabul gören standartları aştığında, kurumlarımızın gerekli işlemleri yapacağını da herkes bilmektedir. Şimdi soruyorum, bu veriler ışığında, insan sağlığını etkileyecek, tarım arazileri bozulacak, havaya karbon monoksit, kükürt ve toz salınacağını iddia eden CHP’li ve İyi Parti’li arkadaşlar, çöpten enerji elde eden biyokütle santrallerinin yerleşim alanlarına uzaklığı ve nüfus yoğunluğu ne kadardır, havaya attıkları karbon monoksit, kükürt ve toz miktarlarını merak edip, araştırdılar mı, filtre sistemleri var mıdır, varsa standartlara uygun mudur? Bu soruları sordular mı, sormadılarsa söyleyeyim devlet kurumları bu soruları başından itibaren soruyor.

BİLİMSEL VERİ YOK VARSAYIMLA HAREKET EDİYORLAR

Sonuç olarak, bir bardak suda kopartılmak istenen fırtına, bilimsel verilerden yoksundur, devlet aklı yok sayılarak sadece varsayımlarla hareket edilmektedir. Bölgenin ve mahallenin evladı olarak, bir tek veri dahi sınır değerleri aşarsa ben de bunun karşısında durmaktan asla imtina etmem. Sizleri saygıyla selamlıyorum." diyerek sözlerine son verdi.