Partiler 1,5 yıl sonra Genel Seçim 2,5 yıl sonra da yapılacak yerel seçimlerle ilgili anket yaptırıyor. Anketi yapacak firma yetkilisine ilçeleri, beldeleri, köyleri vs dolaş, sor-soruştur, görelim halk mevcut belediye başkanını seviyor mu, sevmiyor mu? Seçmen kendisine mi oy verdi ya da aday olduğu parti için mi oyunu o yönde kullandı bir görelim diyor.

Atatürk, İnönü, Menderes, Özal, Demirel, Çiller,Ecevit,Türkeş, Erbakan ve son olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan, liderlik karizmalarını ve özelliklerini sandıklara yansıtarak halkın gönlüne girdiler ve siyasette önemli mevkilere yükseldiler.

Ancak son yıllarda liderlere olan desteğin de düştüğü ve seçmenin partisi ne olursa olsun aday olan kişinin özelliklerine bakar hale geldi.

Halkta karşılığı olan, toplumda saygınlığı, güvenirliği, dürüstlüğü ve sempatisi olan isimler siyasette prim yapmaya başladı.

YEREL DE ADAY ÖNEMLİ

Büyükşehirlerde bu durum pek etkili olmasa da ilçelerde aday isimleri partilerden daha önemli bir hal alıyor. Partiler tarafından seçilecek adayların bu kadar ince elenip sık dokunarak belirlenmesinin nedeni de budur zaten. Çünkü yanlış aday oy kayıplarına neden oluyor. Özellikle tepki oylarını toplayan diğer parti de avantajlı konuma geliyor. Yerel seçimlerde, özellikle de küçük yerlerde vatandaşlar hangi partiye oy verecek yerine hangi isme oy vereceğini tartışır.

Bu iki örnek de gösteriyor ki seçmene isim ve aday dayatmanın faturası ağır oluyor. Artık seçmen, Belediyeler de partisine değil isme ve adaya bakıyor ve ona göre karar veriyor. Hele hele partiler tarafından inadına bir isim dayatılıyorsa bunun cevabını da yine “inatsa, inat” diyerek çok farklı bir adaya ve partiye yönelebiliyor.

Artık ne lider ne de parti misyonu çok etkili oluyor. Elbette kendi partilerinden kopmayacak bir kemik oy potansiyeli var her parti tabanında. Ama sonuca bu oylarla değil, adayın getireceği olumlu rüzgarla ulaşılabileceği gerçeğini de siyasiler göz ardı etmemeli ve bunu ciddiye almalı.