Nebiyan’ın başı yine duman dumandı.

Üşüten; üşütmek ne kelime, titretip ilik donduran duman.
“Kalkın…” diye bağırdı İppok Ağa üstlerinde çul çaput parçalarıyla uyuyan yoldaşlarına.
“Kalkın, davranın vre. Gidiyoruz.”
…………
Çete reisi Hippokratis Dedeoğlu (İppok Ağa) ve yoldaşlarının 1921 yılının haziranında 122 kişiyle başlayan ve aylar sonra Yunanistan’ın Kavala kentinde sona eren büyük sürgünü “kapitan”ın bu çığlığıyla başlamıştı.
Ortalık karmakarışıktı.

Toz duman arasında ferman okunmaz derdi İppok Ağa’nın büyükleri.

Okunmasına okunmazdı da ne yapsındı Dedeoğlu?

Sıkışmıştı, başı dertteydi.

122 canın sorumluluğunu taşıyordu.

Bir hal çaresi bulup yoldaşlarını sağ salim düze indirmeliydi.

Aklına Çerkes Beyi Bikmezzade Habil geldi.

O, Bafra’nın hayırsever zenginlerindendi.

Türkmüş, Rummuş demeden dara düşenlere yardım elini uzatmasıyla nam salmıştı.

Kendilerine de yardım eder miydi acaba?

DAĞA ULAŞAN HABER
Hem o, 1864 yılındaki büyük Kafkas sürgününün acılarını aile büyüklerinden dinleye dinleye büyümüş bir Çerkes Beyi değil miydi?

Onların acıları daha çok tazeydi ve büyük sürgünün üzerinden sadece 57 yıl geçmişti. 

Acıyı, sürgünü ondan iyi kim bilebilecekti Bafra’da?

İşte kendileri de sürgünle karşı karşıyaydı.

Hallerinden o anlamayacaktı da kim anlayacaktı?

Ne yapıp edip Bikmezzade’ye haber ulaştırmıştı dağdan İppok Ağa.
....
Beklenen haber tez zamanda ulaşmıştı Bafra’nın başı dumanlı dağı Nebiyan’a; “Merak edilmeye, su yolunu bulur. Çiftliğe gelsinler.” diye.

O yüzdendi Hippokratis Dedeoğlu’nun ikircikliği.

Çeteciliğe, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı’nın amele taburlarına katılmamak için ailesini de yanına alıp Nebiyan’a çıkarak başlayan Dedeoğlu yoldaşlarını bir an önce toparlayıp Bafra’ya indirmek ve 122 kişiyi kazasız belasız Habil Bey’in Mengerler Mevkii’ndeki çiftliğine ulaştırmak istiyordu.

Bafra’nın İshaklı Mahallesi’nde 1896 yılında doğan Dedeoğlu’yla, henüz 40’lı yaşlarında olan Bikmezzade’nin dostluğunun temelleri işte o davetle atıldı.

Ve İppok Ağa’yla yoldaşları 1921 yılının haziranında bir gece yarısı Bikmezzade Habil Bey’in Kızılırmak Nehri’nin Karadeniz’e kavuştuğu nokta Mengerler’deki çiftliğine sığındı. 

HABİL BEY KAÇIYOR
Bafra’yı terk etmek isteyen Hippokratis Dedeoğlu’nun çiftlikte konukluğu Habil Bey’in girişimiyle sona ereceği güne yakın onları İstanbul’a götürecek tekneler de hazırdı. Bikmezzade’nin, Bafra’ya İstanbul’dan eşya ve erzak getiren teknelerin kaptanlarıyla konuşarak aracılık yapması ve yol paralarını peşin vermesi İppok Ağa’nın işini kolaylaştırmıştı. 

Önce 101 Rum İstanbul’a gitti. Dört ay sonra da aralarında Hippokratis Dedeoğlu’nun da olduğu 21 kişi Kırklareli Midye’ye (Kıyıköy) gitti. 

Ancak Habil Bey’in yardım amaçlı bu girişimi Bafra’da hoş karşılanmadı. Rumların İstanbul’a gitmelerine aracılık ettiği için arandığını öğrenen Bikmezzade Habil Bey, avukat arkadaşı Mahmut Nedim Bey’in tavsiyesine uyup kılık değiştirerek ortalık yatışınca dönmek üzere Trabzon üzerinden İstanbul’a gitti. 
İstanbul’da, Bafra’dan ayrılmalarına aracılık ettiği Rumlarla buluşan Habil Bey hakkında dava açıldığını öğrenince bu kez Rumların telkiniyle geri dönmek üzere kendisine yardımcı olan 20’li yaşlardaki yeğenleri Eyüp ve Kadir’i de yanına alarak Yunanistan’a gitti ve Atina’ya yerleşti.

Hippokratis Dedeoğlu da ailesiyle mübadil olarak Kavala’nın  Makrichori (Uzunkuyu)  köyüne iskân edildi. İppok Ağa daha sonra Makrichori’ye yakın  Disvato’ya ( Nedirli) yerleşti. 

DOSTLARININ YANINDA ÖLDÜ

Yıllar pek çabuk geçmişti günler arasından.

Günlerden bir gün Nedirli’ye Habil Bey’in hastalandığı haberi ulaştı.

Dostunun hastalandığını öğrenen İppok Ağa onu köye davet etti. Daveti kabul eden Bikmezzade  Disvato’ya yerleşti.

Ancak Habil Bey hastalığı atlatamadı ve 1926 yılında dostunun yanında öldü.

Dedeoğlu onu Bafra’da yaşadıkları yıllarda Müslümanlardan gördükleri kadarıyla kendi mezarlıklarında İslami usullere göre toprağa verdi.

Daha sonra Bafralı Rumlar hem Bikmezzade Habil Bey’e şükranlarının ifadesi olarak, hem de mezarının kaybolmaması için lahit yaptırdılar ve buldukları Osmanlı baş ve ayakucu taşını mezara koydular.
Lahitin üstüne de Bikmezzade’nin kim olduğunu anlatan bir kitabe koyarak şöyle yazdılar:

“Bafralı Yunan dostu Çerkes Bikmezzade Habil  Bey biz komşuları uğruna 1921 yılında kendi hayatını hiçe sayarak tüm malını mülkünü bırakıp 122 Rum komşusunun hayatını kurtardı ve 1926 yılında çete reisi dostu Hippokratis Dedeoğlu’nun yanında hayata veda etti. Dünya durdukça bizler, bizlerin çocukları ona minnettar olacağız. Yunan dostu Çerkes Habil Bey’in anısı ebedi yaşayacak.”

Bu arada Habil Bey’in yeğenleri Eyüp ve Kadir 1940’lı yıllara doğru Bafra’ya dönerek hiçbir kovuşturmaya uğramadan hayatlarına kaldıkları yerden devam etti.

Hippokratis Dedeoğlu da 1943 yılında 47 yaşındayken Makrichori’de öldü ve mübadelede ilk iskân yerleri olan köyde toprağa verildi.
…….
Dönem fotoğrafları Antonios Gavriilidis’in Selides Ek Tis Mavris Symforas Tou Pontu adlı kitabından.


NOT: Bu yazının temel bilgilerini bana ileten ikinci kuşak Bafra Mübadili Theodoros Pavlidis'e teşekkür ederim 
 
İSKENDER ÖZSOY