Kentsel dönüşüme üçüncü taraf olarak şeytanı dahil etmemek için yapılacak en doğru çözüm sistemi tam olarak oturtmak ve düzgün projelerin ortaya çıkmasını sağlamaktır. Bu konuda yasa koyucu makamın ve yönetmelik düzenleyici makamların yetki ve sorumluluklarını tam kullanması gerekmektedir.

Bu kapsamda soruna çözüm olacak bir kaç önemli öneriyi sizlere arz etmeyi bir vatandaşlık ve mesleki sorumluluğumun gereği olarak görmekteyim.

ÇÖZÜM İÇİN TEKLİFLER

2000 yılı öncesi binaların tamamı riskli kabul edilmelidir. Aksini iddia eden Arsa Sahipleri sağlam raporu almalıdır. Böylece hem zaman hem de kaynak israfı önlenmiş olacaktır. (Bu şekilde aynı zamanda binayı yapan önceki müteahhitlerin kanun karşısında suçlu olmaktan kurtulacağı aşikardır. İzmir depreminde yıkılan binaların müteahhitleri, eski yönetmelikle bina yaptıkları için bugünkü yönetmeliğe göre suçlu ilan edildiklerinde verecekleri cevaplarda kanun karşısında kendilerini savunma imkanına sahip olamamaktadırlar. Ya da mal sahipleri veya yargı gerçekten suçlunun kendileri mi, müteahhit mi, belediye mi, yoksa yönetmelikleri çalışan üniversiteler mi olduğuna karar verememektedirler.)

6306 sayılı yasa kapsamında yapılacak toplantılar için riskli yapı tescil zorunluluğu birinci madde uyarınca kalkmış olacağından (ya da onanmış olacağından) kat maliklerine 2/3 çoğunluk ile karar alınabilmesinin yolu açılmış olacak ve kat malikleri 2/3 çoğunluk  ile daha hızlı kentsel dönüşüm kararı alarak ciddi bir problemi aşmış olacaklardır.

2/3 çoğunluk kararına katılmayan hissedarların hisseleri satılmadan belediyelerden ruhsat alınabilmeli ve inşaat başlatılabilmesinin önü açılmalıdır ki; karara katılmayan hissedarların deprem konusunda zamanla yarıştığımız şu dönemde kötü niyetle süreci engellemelerinin önüne geçilmiş olsun. Ayrıca inşaatın başlaması kendilerine bir hak kaybı getirmediği gibi tam aksine inşaatın devamı esnasında yapılacak bilirkişi raporu ve değerleme raporları hak sahiplerinin eksiklik ve fazlalıklarının giderilmesi için de yol ve ışık olacaktır.

Dönüşüme girecek riskli yapıların sadece kat karşılığı ile yapılması engellenerek taahhüt+kat karşılığı ya da sadece taahhüt yöntemi ile yapılması zorunlu hale getirilmelidir. Bunun için kullandırılacak kredi tavanı 250 bin TL ‘ye çıkarılmalı ve kredi faizi 0,50 olarak belirlenmelidir. Böylece yapılacak yeni binada daireler çok fazla küçülmeden hem de binadaki proje bütünlüğü korunarak depreme dayanıklı-düzenli yapılar tasarlamak mümkün olacaktır. Hem mal sahiplerini hem de müteahhitleri yanlış yönlendiren tekliflerin önü kapatılmalı, tüm tarafların sürece pozitif katkı vereceği yöntemler önerilmelidir. Aksi halde bazen müteahhitler bazen de mal sahipleri menfi niyetle yasanın ve sözleşmelerin arkasından dolaşarak haksız kazanç sağlama yoluna gitmektedirler.

Teklif ettiğimiz konularda sistemin işleyişi için her türlü desteğe hazır olduğumuzun bilinmesini istirham ederim.

Saygılarımla

Ömer Kurumahmut

İnşaat Mühendisi, Bilirkişi, Kentsel Dönüşüm Uzmanı