Yeni bir heyecanla çocukların eğitim yuvalarına akın ettiği bir günde, eğitimden çok trafiğin konuşulmasına şahit olmaktayız. Zira uzunca bir bayram tatili ve özellikle büyük şehirlere doğru yaşanan bayram göçü akabinde çocuklar, gençler yeni ve yoğunca bir trafiğin ortasına dalıverdiler.

2015-2016 Eğitim Öğretim yılımız hayırlı uğurlu olsun.

Şehirleşme

Yeni bir heyecanla çocukların eğitim yuvalarına akın ettiği bir günde, eğitimden çok trafiğin konuşulmasına şahit olmaktayız. Zira uzunca bir bayram tatili ve özellikle büyük şehirlere doğru yaşanan bayram göçü akabinde çocuklar, gençler yeni ve yoğunca bir trafiğin ortasına dalıverdiler.

Dinamizm

Türkiye’nin tüm renkleri ve o renklerin oluşturduğu samanyolu kuşağı hep birlikte yeni şeyler öğrenmek, keşfetmek, üretmek ve öğretmek için harekete geçti. Çok güçlü bir hareket bu. Yer yerinden oynadı desek yeridir.

Potansiyel

Dile kolay. 18 milyon öğrenci ders başı yaptı bugün. Birçok Avrupa ülkesinin toplam nüfusundan daha fazla öğrenciye sahip genç bir ülkeyiz. Kurtuluş savaşından 13 milyon çıkmışken şimdi sadece 18 milyon ilk-orta-lise öğrencimiz var.  İftihar etmeliyiz.

Realite

Bir düşünür demiş ki ; “Sayıların büyüklüğü niteliğinde gizlidir”.

18 milyon insanımızı eğitim-öğretim sisteminin içerisine salıveriyoruz ve bekliyoruz. Bu çocukların zeki olanı var olmayanı var. Ama hepsinin ortak noktası eğitimsiz oluşları ve biz onları öğretmenlere emanet ederek sonucu beklemeye ve beklerken de takibe başlıyoruz.

7 yaşında eğitim hayatına başlayan bir Türk vatandaşının ortalama 17 yıl boyunca yaz-kış demeden eğitilip bir şeyler öğrenmesini, kendine, ailesine ve topluma faydalı bir birey haline dönüşmesini temenni ediyoruz.17 yıl boyunca eğitip öğrettiğimiz insanımızı delikanlı çağında iş hayatına ve topluma hazır hale gelmiş olarak eğitim sisteminden çekip almak istiyoruz. Çünkü dile kolay 17 sene bu. Eğit, öğret, taşı, kaşı, git, gel, yedir, içir vesaire. Doğal olarak her normal insan gibi bizler de 17 yıl boyunca eğitim aldırdığımız insanımızın artık elle tutulur gözle görülür şekilde hayata hazır olduğunu görmek istiyoruz. Peki, görebiliyor muyuz? Tabi ki HAYIR…

Trajikomik

Komik ama acı. Bu trajikomik hikâyenin kahramanlarını da uzaklarda aramayın. Sizler, bizleriz.

17 yıl emek verdiğimiz insanımız neden nitelikli bir iş ve beyin gücü haline dönüşemiyor? İki yılda sanayide bile en ala usta olabilen bizler, neden 17 yıl neredeyse bir ömür gibi uzunca bir sürede bir baltaya sap olamıyoruz? Neden üniversite bitirmiş bir genç tir tir titrer hayatın ona sunduğu taze nefesler karşısında? Neden sudan çıkmış balık gibidir elinden tutulup kurtarılmayı bekler?

Nerede hata yapıyoruz?

  • İnsanımız mı yeteneksiz?

  • Öğretmenlerimiz mi yetersiz?

  • Kampüslerimiz, binalarımız, dersliklerimiz mi kifayetsiz?

  • Malzemelerimiz, laboratuvarlarımız mı yok?

  • Müfredatımız mı kayık?

  • Bilgi hazinesi olması gereken kitaplarımız mı boş?

  • Aileler mi ilgisiz?

  • Çocuklar mı istemiyor?

Nen var Türkiye’m, nen var kuzum söyle?

Hastalandık galiba. Ya da hastaydık belki de hep ve hasta olarak sonsuza dek gideceğiz toplum olarak.

Sadece çadır kurup, ata binen, savaşan ve hayvan otlatan bir toplumdan şehirler kurup, medeniyetler devşiren imparatorluklara ulaşmış bir seciyemiz var hâlbuki.

Nedeni ve sonrası bir sonraki makalemizde inşallah.

Selim Bilal….