Uzman Psikolog Şengül Demirsoy Böcü, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun (DEHB) çocukluk çağının en sık görülen rahatsızlardan biri olduğunu, DEHB tanısı konulmuş çocukların ise bir an önce tedaviye başlanılması gerektiğini söyledi.
DEHB’in erkeklerde kızlara oranlar dörtte bir oranında daha sık görüldüğünü belirten FBM Estetik Kliniği Uzman Psikologu Şengül Demirsoy Böcü, “Çocukluk çağının en sık görülen rahatsızlıklarından biri olan dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), aşırı hareketlilik, dikkat sorunları ve istekleri erteleyememe (dürtüsellik) belirtileriyle ortaya çıkan bir psikiyatrik bozukluktur. DEHB son derece önemli akademik, sosyal ve psikiyatrik bazı sorunlara yol açabilir ve bireyin hayatı boyunca olumsuz etkileri devam edebilir. DEHB’nin ortaya çıkmasında kanıtlanmış kesin nedenlerden söz etmek mümkün olmasa da genetik faktörlerin önemli olduğu, belirtilerin şiddetinde ve bu bozukluğa eşlik eden tanıların görülmesinde de psikososyal faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. DEHB, toplumda yaklaşık olarak yüzde 5 ile 7 gibi oldukça yüksek bir oranda görülmektedir. Erkeklerde kızlara oranlara dörtte bir oranında daha sık görülür. Çocuklukta başlayıp yüzde 60 ile 70 oranında yetişkinlikte de belirtileri devam edebilen bir rahatsızlıktır. Bu nedenle doğru tanı ve erken tedavi çok önemlidir” dedi. Ailelere tavsiyelerde bulunan Böcü, “Bir çocukta, gençte veya erişkinde, DEHB var denilebilmesi için, bir takım belirtilerin 7 yaşından öncesinden beri var olması, birden fazla, en az iki ortamda görülüyor olması, sürekli olması, normal bir kişide olandan daha çok, daha şiddetli düzeyde görülmesi gereklidir. Çocuklar yetişkinlere göre daha canlı, enerjik ve hareketlidir. Ancak bu hareketlilik çocuğun kendi yaşıtlarıyla karşılaştırıldığında, belirgin düzeyde daha fazla olduğunda aşırı hareketlilikten söz edebiliriz. Ayrıca bu hareketlilik oyun, anaokulu ve okul gibi günlük işlevlerde çocuk, aile veya öğretmenler için sorun oluşturduğunda aşırı hareketlilik olarak nitelendirilir. Çocuğuna karşı ilgili, onu seven bir anne, çocuğuna her gün bağırıp onu azarlıyorsa, hatta onu itip kakıp hırpalıyor ve dövmek zorunda kalıyorsa, çocuğun hareketliliği veya söz dinlememesi nedeniyle yakınlarının, komşularının evine gidemiyorsa, eve misafir çağırmakta çok zorlanıyorsa, bu durum geçiştirilmemeli ve mutlaka araştırılmalıdır” diye konuştu.
DEHB tanısı konulmuş çocukların bir an önce tedaviye başlaması gerektiğinin altını çizen Böcü, “Acelecilik, istekleri erteleyememe, sorulan sorulara çok çabuk yanıt verme, başkalarının sözlerini kesme ve sırasını beklemekte güçlük çekme gibi özellikler çocuğun dürtüsellik sorunları bulunduğunu gösterir. Dikkatin bir noktaya toplanabilmesinde güçlük, dış uyaranlarla dikkatin çok kolay ve çabuk dağılması, unutkanlık, eşyalarını veya oyuncaklarını sık sık kaybetme ve düzensizlik gibi belirtiler de çocuğun dikkat sorunları olduğunu gösterir. Kışın soğuk günlerde bile paltosunu sınıfta unutan, dersin başından beş dakikada bir kalkan, sorulara, daha soru bitmeden yanıt vermeye çalışan, dersinin başında veya sınıfta sürekli dalan bir çocukta dikkat eksikliğinden kuşku duyulmalıdır. DEHB, çocukların ve ailelerinin hayatlarının tüm alanlarında etkisini hissettirmektedir. Dolayısıyla bu rahatsızlık çocuğu olduğu kadar aileyi, çocuğun okul arkadaşlarını, öğretmenlerini ve sosyal çevresindeki kişileri de eşit oranda etkiler. DEHB’li çocukların ailelerinin önemli sorunlarından biri de çocuklarının ilgi duydukları alanlardaki algılamalarıyla dersleri arasında çok önemli farklılıklar olmasıdır. Örneğin bir erkek çocuğunun, tuttuğu takımın tüm futbolcularının adlarını hemen öğrenip hiç unutmaması ya da bir kız çocuğunun sevdiği şarkıcının şarkılarını çabuk ezberleyip, çarpım tablosunu bir türlü ezberleyememesi gibi. DEHB olan çocukların ailelerinden ve öğretmenlerinden duyduğumuz başlıca yakınmalar şunlardır; ‘bu çocuk nerdeyse düz duvara tırmanıyor. Zaten daha karnımdayken kıpır kıpırdı. Sürekli hareket halinde, yürümez koşar. Onu bir yerde zapt etmek neredeyse imkansız. Ele avuca sığmıyor. Misafirliğe gittiğimizde ev sahibi neredeyse kalkın gidin diyecekti. Sürekli kıpır kıpır, eli ayağı hiç durmuyor. Sürekli konuşuyor, arkadaşımla iki laf ettirmiyor. Televizyon izlerken, yemek yerken bile hareket ediyor. Ya konuşur, ya sesler çıkarır; eli dursa ayağı oynar. Aşırı dalgın, derste sanki başka bir yerde, hep camdan dışarı bakıyor. Hayal dünyasına dalıp gidiyor. Kendisine bir şey söylendiğinde sanki dinlemiyormuş gibi görünüyor’ gibi. Eğer sizin çocuğunuzda da bu tür yakınmalar varsa en kısa zamanda bir çocuk psikiyatriye ve uzman bir psikologa başvurmalı. Şayet çocuğunuz DEHB tanısı almışsa da bir an önce tedavi başlanmalıdır. Tedavinin temeli bizim ‘psikoeğitim’ dediğimiz ailenin ve çocuğun öğretmenlerinin doğru bilgilerle bilinçlendirilmesi ve ilaç tedavisinin birlikte yürütülmesidir. Unutmayın ki çocuğunuzun DEHB olup olmadığı hakkında verilecek karar ve buna bağlı olarak uygulanan tedavi çocuğunuzun bütün yaşamını doğrudan ve derinden etkileyecektir” şeklinde konuştu.