Rusya, Esed ve İran ile

ABD, PYD ve Esed ile

Türkiye, Muhalifler ile

 ***

ABD ve Rusya birbirine dokunmayan karşıt güçler

Ortak düşman olarak sözüm ona Deaş’ı, gerçekte ise Suriye’deki sünni Müslüman muhalifleri belirlediler.

Başlangıçta eğit-donat da dâhil birçok programla muhalif grupları desteklediğini söyleyen ABD öncülüğündeki batı, İncirlik üssü kullanıma açıldıktan sonra 180 derece dönüş yaparak muhalifleri terörist ilan etti. PKK-PYD dışındaki tüm muhalif grupları Deaş diye lanse ederek düşman ilan etti.

Sadece onları değil, Türkiye’deki iktidarı da kendi politikalarının önünde engel gördüğünden düşman ilan etti ve 15 Temmuz darbe teşebbüsünü gerçekleştirdi.

Devletin içine sızdırdıkları fetö terör örgütü mensuplarıyla gerçekleştirmeye çalıştıkları darbe, milletin istiklaline sahip çıkıp canını feda etmesi yüzünden akamete uğradı.

Batılı birçok stratejistin, Obama yönetiminin gösterdiği bu çapsız siyaset stratejisi yüzünden itibarlarını ve Ortadoğu’daki gücünü yitirdiğini ifade etmesi de gelinen noktanın alt sebeplerini ifade etmeye yetiyor.

Silah diye yalvaran Halep’li, Hama’lı, Humus’lu, Şam’lı muhalif Suriyeliler, kendilerine uygulanan ABD merkezli ambargo yüzünden kazandıkları tüm cephelerde geriye düştüler. Rusya’nın desteğini alan Esed ve İranlı militanlar havadan ve karadan Suriye halkının gerçek savaşçılarını kuşatarak, bombalayarak mağlubiyete uğrattılar.

Şu anda Halep’ten güya güvenli bölgeye tahliye edilen Suriye halkının, yakında güvenli dedikleri İdlip’te başlayacak Rus bombardımanı ve İran terörist saldırıları ile o bölgede de katliama uğrayacakları anlaşılıyor.

Birçok yazarın ortak kanaati şu; “Rusya-İran ve Esed Suriye halkını tek bir noktada toplayacak ve orada yok edecek”

Bu korkunç gerçek bir senaryo değil, bir plan. İdlip ve çevresi şu anda Rusların ve müttefiklerinin Muhalifleri topladıkları ve toplu katliam yapacakları toplama kampına dönüştürülüyor.

Bütün dünya bu duruma maalesef sessiz. Türkiye ise tek başına Rusya ve müttefiklerine karşı duramadığı için uluslararası toplumu harekete geçirmeye çalışsa da, bu konuda hiç isteği olmayan ABD ve müttefiklerinin bundan sonraki aşamada da sadece olan biten karşısında üzüntülerini ifade edecek olmasına şahit olacak.

Çünkü ABD, Suriye’de kendisinin desteklediği pkk terör örgütü dışında başka bir güç istemiyor. Bu yüzden de Rusya destekli Esed güçlerinin sünni Müslümanları yok etmesini keyifle seyrediyor.

Kim Kiminle anlaştı?

Suriye’de ittifaklar ve dengeler sürekli değişiyor.

Savaşın ilk yıllarında ABD ve koalisyon güçleri ılımlı muhaliflerle ittifak halindeyken, sonraki dönemlerde ABD, pkk ile Türkiye ise ılımlı muhaliflerle yoluna devam etti. ABD daha sonra Rusya ile ittifak yaparak kurmayı düşündüğü kürt devletine saldırılmaması karşılığında Esede saldırmama garantisi verdi ve muhaliflerden desteğini çekti. Esed hem İran’la hem Rusya ile hem de dolaylı olarak ABD ile ittifak halinde. Bu arada aynı Esed Deaş ile de sürekli dirsek temasında.

Denklemin içine bir de Musul eklenince işler daha da karmaşık hale geldi.

Türkiye Irak’ta hem Barzani ile hem de Türkmenlerle ittifak halinde. ABD ise hem şii Irak hükümeti hem de İran ile ittifak yaparken, kendisine bağlı silahlı güç olarak da PKK terör örgütü ile ittifak kurmuş durumda. Rusya Irak’ta İran ile ittifak halinde.

Hemen güneyimizde 60 küsür devletin silahlı güçlerinin ve 20 milyona yakın yerel silahlanmış insanın varlığı Türkiye için tarihinde görmediği kadar büyük bir işgal tehlikesini de beraberinde getiriyor.

İttifakların bu kadar kısa sürede değişip dostların düşman düşmanların yeni dost olduğu bir coğrafyada ilkeli siyasetinden ve ittifak ettiği gruplardan vazgeçmeyen tek ülke Türkiye.

Bu yüzden de savaş sürekli aleyhimize gelişiyor gibi görünüyor. Ancak burada atlanan bir husus var. O da bölgedeki yerel silahlı güçlerin komuta merkezlerinden bağımsız olarak her an Türkiye ittifakına katılabilecek olması. Çünkü hem dini hem kültürel hem de etnik kimlik açısından bağları olan tek büyük bölgesel güç Türkiye.

ABD ve Rusya gibi küresel güçlerin halen bölgeyi tam olarak ele geçirememeleri bu denklemdeki bilinmeyenlerin aleyhte bilinen olarak karşılarına çıkabileceği gerçeğinden kaynaklanıyor. İran bölgeye çok sayıda şii terörist göndermesine rağmen ve onca aldığı zayiata rağmen sahada tam bir etkinlik kazanabilmiş değil.

Sadece Halep ile bu işin bitmediğini herkes biliyor. Ya da başka bir deyişle Halep’i bugün almış olmanız orada kalıcı olabileceğiniz anlamına gelmiyor.

Bölgede daha çok denklem kurulacak, bu yüzden biz abaküsü elden bırakmayalım.

Komütatör