ABD’nin Sürpriz Hediyesi ve Bezirgânlar

Trump’ın fıkralara konu olacak başkanlık seçimi ve söylemlerinin ardından yarattığı fırtına tüm dünyayı etkilemeye devam ediyor.

Öncelikle ABD’nin içerisinde yerleşmiş derin yapılar bu durumdan çok rahatsız olmuşa benziyor. Benziyor diyorum çünkü bu derin yapılar her durumdan kâr elde etmeyi bilen bezirgân başlarıdır. Daha şimdiden Trump’ın söylemlerini kendisine ve tüm dünyaya karşı kullanacak argümanları geliştirmiş durumdalar.

Dünyayı idare ettiğini düşünen bu bezirgânlar şimdilerde Çin ile bir gerilim politikası izlemenin kendilerine çıkar sağlayacağının farkındalar.

Ortadoğu geriliminden istedikleri karı elde edemediklerinden şimdilerde farklı pozisyonlar alacaklar.

Mesela İran ile yeniden bir gerilim siyaseti kurmanın hem daha ucuz hem da getirisi daha yüksek olduğunu Obama politikalarından sonra iyice idrak etmiş oldular.

Dünya bezirgânlarının hedefinde tabi ki, üçkâğıt üzerinden yüksek karlar elde ederken, petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarını da kontrol etmek var. Aynı zamanda elde edilen yüksek karları da silah sektörü ile kardeşçe paylaşarak birbirlerine düşmeyi de engellemekteler.

ABD’nin İran, Çin, Meksika ve tabi ki AB ülkeleri ile yeni dönemde sürekli gerginlik üzerine kurulu bir siyaseti izleyeceğinin göstergeleri aşikâr.

Türkiye ile olan ilişkilerinde belirleyici olacak olan ise Türkiye’nin tutumu olacak. ABD’nin tezlerine yaklaştığı ölçüde ülkemiz ile işbirliği içerisinde olacaklar. Mesela PYD-PKK terör örgütü ile Suriye ve Irakta alan kazanmış olan ABD bu örgütleri bir tarafa bırakmayacaktır. Aksine kamuoyu önünde Türkiye’nin çizgilerine yaklaşacak ama kapalı kapılar ardında Türkiye’yi kendi çizgisinde tutacaktır.

 

Rakkada olup biten de şu anda bu izleri taşıyor. El bab operasyonunun sonuna geldiğimiz şu günlerde “önümüzde Menbiç temizliği ve Rakka var” şeklinde üst düzeyden hedef ilan ettiğimiz geçen haftadan bu yana Türk Dışişleri, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı ABD, AB ve Arap ülkeleri ile yoğun diplomatik temas gerçekleştirmektedir.

Rusya yine ikinci plana mı itildi sorusuna verilecek cevap “evet”tir.

Zaten Rusya ile bölgedeki Rus çıkışlı sorunlar bitmeden kalıcı bir anlaşma ya da benzeri mutabakat sağlamak mümkün değil görünüyor. Rusya bir yandan bizimle anlaşmak ister gibi görünse de diğer yandan askerlerimizi şerefsizce bombalayabiliyor. Bunun yanında hala Kırımı işgal altında tutup, Ermenistan’ı destekliyor. Pkk yı terör örgütü olarak görmüyor. Esedi ve İran milislerini koruyup kolluyor.

Bu şartlar altında dostluk değil sadece müzakere olur. Suriye için yapılan Astana görüşmeleri de bundan ibarettir.

Dünya ve Bölgemiz yeniden şekilleniyor. Ancak bu şekillenme büyük oranda siyasidir. Coğrafi şekillenme çok küçük ölçekte kalmaktadır. Suriye gibi ülkelerin küçük küçük parçalara bölünme hesapları çok ehemmiyetli değildir tüm dünya ölçeğinden baktığımızda.

Bu değişim sürecinin ana aktörü yani bezirgan başı ABD olduğu açıktır. Aynı ABD Türkiye’ye Suriye’de ve Irak’ta attığı kazığı unutturmak için yakın zamanda sürprizler yapacak diye düşünüyorum. Tabi bu sürpriz ve jestler karşılıksız asla olamaz. ABD politikasına aykırı bu.

Rakka, Menbiç gibi operasyonların yanı sıra ABD nin bölgedeki çizgilerini Türkiye’nin benimsemesi karşılığında özellikle de referandumu derinden etkileyecek, ibresini tersine çevirecek bir sürpriz hazırlığı var.

Gülenin iadesi referandum öncesi yapılacak gibi duruyor.

Al gülen ver gülüm şeklinde bir anlaşmaya doğru gidiliyor.

Referandumda evet çıkması arap ülkelerinin ve ABD nin arzusudur diye düşünüyorum. Oluşacak yeni Türkiye ile bir çok pazarlık daha rahat yapılabilecek ve bezirgan başı ile diğer bezirganlar, sosyal dünyayı tamamen ticari dünya haline dönüştürerek büyük bir şirketin kolları gibi yönetecekler.

Her şey hazır. Türkiye de bu bezirgânlık sisteminde yerini çoktan aldı bile. Bugün ülkemizde yeni yapılan düzenlemelerin tamamı sosyallikten uzak ve ticari kar esasına dayalı olarak planlanıyor. Son olarak Hal yasası ve Mezbahalar ile ilgili düzenlemeler de bunun işaretlerini taşıyor.

Sosyal devlet artık yerini “ne kaan ekmek o kaan köfte” dönemine bırakıyor.

Eee bezirgânlık bunu gerektiriyor. Tabi sonuçları da bugünü inşa edenlerinin ve destekçilerinin omuzlarının birinci yükü olacaktır.

Selim Bilâl