Fetö İçimizde, Hepimiz biraz fetöyüz.

 Yoksa değiliz mi diyeceğiz?

 Değiliz demek bile bir tarafımızın fetö olduğunun delili oluveriyor. Kuyruğunu ısıran kedi gibi garip bir girdap oluşturuveriyor hemencecik.

 Birbirimize söylediğimiz yalanlar, en yakın dostlara atılan küçük-büyük kazıklar fetö yapmıyor mu bizi?

 Ebeveynlerin çocukları arasında sağlamadığı ya da sağlayamadığı fırsat eşitliği ve adalet yüzünden de bir yanımız fetönün ürünü oluveriyor.

 Fetö arabamızı başkasının yerine park ederken, emniyet şeridini işgal ederken, hatalı sollayıp, hız sınırlarını altüst ederken de bizimle, içimizde.

 “Param var, cezasını öder giderim” diyen zihniyet, başkalarının hakkına ettiği tecavüzün bedelini ödemeden giderken de içindeki fetö ile yoldaşlık yapıyor.

 Sınavlara girerken çaldığımız sorular, hile-i şeriye ile başkalarının hakkı olanı kapmak ve pişkin pişkin sırıtmak da fetönün beddua seanslarından çıkmış değil mi?

 Yolsuzlukları soruşturmayan savcılar, yargılamayan hakimler, failleri yakalamayan güvenlikçiler açtıkları yolda, kurdukları düzende, gösterdikleri amaçta, hiç durmadan fetönün peşinden gitmiş olmuyorlar mı?

 Babadan kalma tarlayı bir türlü bölemeyen kardeşlerin birbirine sıktığı kurşunu ateşleyen baruttur fetö.

 On üç yaşında kız çocuğunu diri diri hiç tanımadığı birinin koynuna sokmaktır fetö.

 Bile bile insanlara zehirli su içirmektir fetölük............Ve

 Siyaset için söylediğimiz yalanlar, kaydırdığımız temiz ayaklar, fetönün abdest yolunda devirdiklerimiz değil mi?

 Hiç olmadığımız bir makamda, olmadığımız bir kalitede ve birikimde kendimizi pazarlamaya kalktığımızda içimizdeki fetöyü borsaya açmıyor muyuz?

 Başaramadığımız işlerden duyduğumuz suçluluğun girdabından kurtulmak için başkalarına attığımız çamurlarda gizli değil mi fetömüz?

 Din adına ortaya çıkıp, kuranı hatim ile, bilmem kaçbin hadisi ezberinden millete okuyuverenler, diğer taraftan namazı kılmayanı, oruç tutmayanı neredeyse kafir ilan edip mangalda kül bırakmayanlar;

 -Yedikleri kul hakkının hesabını, iftiralarıyla çiğnedikleri onurların hesabını, fetönün himmet adisyonlarından mı ödeyecekler?

 Fetö tam da içimizde.

 Fetö artık, yolsuzluğun, adaletsizliğin, hırsızlığın, namussuzluğun, soygunculuğun, katilliğin, kul hakkına tecavüzün, yalancılığın, gammazlığın, röntgenciliğin sözlükteki ortak karşılığı oluvermiş durumda.

 Ve hepimizin içinde bir parça, düşüncesinde bir an ve yolculuğunda bir durak fetöye çıkıveriyor.

 Kimse kendini kendine inkar etmesin.

 Herkes içindeki fetöyü istediği anda, istediği türde savunma mekanizmaları geliştirerek haklı çıkarmayı başarıyor ve herkes o fetönün yalanlarına benliğini inandırıveriyor.

 Yokluktan gelip servet sahibi, güç sahibi olanların yaşadığı güç sarhoşluğunu ve bu sarhoşluğun verdiği yoldan çıkmışlığı bugün toplum karşısında yaşayanlar bizler de olabilirdik.

 Tek şansımız henüz o seviyeye gelememiş, o kadar güçlü olamamış olmamızdır.

 Yoksa basiretli, inançlı, Allah korkusu ile yanıp tutuşan insanlar olmadığımız ortada.

 Bu insanlık, ademin soyu, yaratılıştan bu güne bu ikilemleri, bu kahpelikleri ve bu ihtirasları hep yaşıyor ve yaşatıyor.

 Ademin soyu fetönün içidir. Fetö ademin içindedir.

Bir cin gibi içimize sirayet etmiş bu vandallığı içimizden çıkarıp atabilecek miyiz? Bunun için cin çıkarma seansları mı düzenlemek gerekecek bilemiyorum ama o istediği zaman ve yerde, hatta bazen istemsiz olarak ortaya çıkıyor.

 Sadece onu ortaya çıkaracak tılsımlar, ateşleyiverecek kıvılcımlar bekleniverir.

 Bu ortaya çıkışları engelleyebilen şey ise, Adalet, Hakkaniyet, Hukuka saygı, Basiret, irade ve bütün bu hasletleri Allah inancı ve korkusu ile yoğurabilen nefislerdir.

 Selam ve Saygı ile.

 Selim Bilal........