SİZ DE YETERİNCE DÜRTÜYOR MUSUNUZ?

Üvendire ile dürtmek

Bir kamu kurumu düşünün ki yapması gereken işler için yüzlerce personeli mevcut.

Peki personel aldığı sorumluluğu ne kadar yerine getiriyor?

Çevreden Murat, Tesisattan Merve, Projeden Serhat, Tahakkuktan Yıldız ve daha niceleri …..

Çok çalıştıkları her hallerinden belli oluyor!!!

Önlerine gelen evrakı incelemek için önce bir iki hafta dinlendiriyorlar ki şarap tadında olsun. Sonra lütfen dosyanın kapağını açıp “öff, pöff nidalarıyla kim uğraşacak bu dosyayla, niye getirdiler bunu çağırın şıu dosyanın sahibini, niye burada beklemiyorlar kapıda” gibilerinden sitemlerle dolu bir müddeti daha yaşıyor kurumun küf kokulu odaları ve şahitlikten utanan koridorları.

Bu kurumlar sanki iş görmek için değil, problem çıkarmak ve “nasıl olmaz” demek için varolmuşcasına, bünyesinde barındırdığı personelin tüm gelgitlerini işine yansıttığı daireler haline getirilmiş.

Eğer buralarda bir dosyanız, projeniz, işiniz varsa bu işi kanuni haklarınız çerçevesinde yapabilmek için üvendireye ihtiyaç var. Çünkü bu aleti her gün, her an kullanmak ve sürekli dürtmek durumundasınız. Gerçi derileri o kadar kalınlaşmış ki dürtseniz de çok farketmiyor ama başka çareniz de yok.

Dürte dürte bu tarlayı sürmekten başka çareniz yok. Çocuklar evde aç, siz ticaretinizi yürüteceksiniz ki sebiler aç kalmasın.

Kulaklığıyla mesai saatinde müzik mi dinler, yoksa sevgilisiyle mi konuşur bilinmez ama karşısına iş için dikilen vatandaşa üvendirenin muhatabı gibi bakar durur. Çözümü yoktur çünkü odaklanmamış, alacağı elbisenin hayali kaplamış belki de dimağını kim bilir.

Tam o anda üvendireyi bir daha sallayacaksınız, saban bir diş daha ilerlesin diye ama o ne, koca bir taş. “Al bu dosyayı git biraz daha pişir öyle gel”

Güler misin, ağlar mısın!

Siz ne kadar uğraşsanız da bu kurumlara, devlete muhtaç olmamaya nafile.

Çünkü bırakmıyorlar, bırakmıyorlar ki işinizi yapasınız.

Bu düzeni böyle kuranlar 50 yıldır, 30 yıldır ve nihayet son 15 yıldır da değiştirmiş değiller. Bu güne kadar değiştirilmeyen bu anlayış ve düzen bu kadrolarla bundan sonra da değiştirilmez. Yaşananlara evet demek mümkün değil.

İnci Kfali