İngiliz Kemal’den İngiliz Ağızlı Kemal’e


Kemal Kılıçdaroğlu'nun bizim için büyük başarı dediği Lozan Anlaşması ile bakın nereleri kaybetmişiz


Misak-ı Millî nedir?

İstanbul'da toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından 28 Ocak 1920'de oybirliği ile kabul edilmiş ve 17 Şubat'ta kamuoyuna açıklanmıştır.

Buna göre; Suriye'de Azez, Cerablus, Rakka ve Deyrizor (Fırat Vadisi);

Irak'ta Sincar, Musul, Altınköprü, Erbil, Kerkük ve Süleymaniye Misak-ı Milli sınırları içindedir.

Doğuda ise "Vilayet-i Selase (Kars, Artvin ve Batum)"

Ege’de Adalar, Batı Trakya, Hatay, Akdeniz’de Kıbrıs ve 30 Ekim 1918'de Türk ordularının kontrolündeki (Türklerle meskûn) Ahıska aynı şekilde Misak-ı Milli'ye dâhildir.

İstanbul Hükümetinin kabul ettiği bu “millî and”ı aynen virgülüne bile dokunmadan Ankara’daki meclis de kabul etmiştir. 

Lozan’a giden heyet’i Mustafa Kemal Paşa, bu sınırlara hassas olunması noktasında İnönü ve ekibini uyardığı tarihî kaynaklardan anlaşılmaktadır.

Lozan'da karşımıza 8 Devlet çıktı:

İNGİLTERE, FRANSA, AMERİKA, İTALYA, JAPONYA, ROMANYA, SIRBİSTAN ve YUNANİSTAN!


GALİP BİZDİK AMA GÖRÜŞME YERİNİ ONLAR BELİRLEDİ

İngiltere’nin İstanbul Yüksek Komiseri Rumbold, 11 Ekim 1922’de Savaş Bakanlığı’na yazdığı bir telgrafta, Türklerin yalnızca Yunanlılar’a değil tüm müttefiklere karşı zafer kazandığı yolunda halk arasındaki yaygın inanca dikkat çekti. Ve şu bilgi bakanlığına sundu;

“Bu izlenim, eğer konferans bir Türk şehrinde gerçekleşirse daha da güçlenecektir. Bu öneriyi kabul etmek, Türklerin sadece Yunanlıları değil tüm müttefikleri yendiğini kabul etmek demektir. Eğer Türk tarafının konferansı bir Türk şehrinde yapma teklifi kabul edilirse, bir heyet üyesi Türk, konferans başkanlığı talebinde dahi bulunabilir”

Lozan’daki İngiliz heyetinin başkanı Lord Curzon, Rumbold tarafından dile getirilen bu sakıncalara tamamıyla katılıyordu ve bu nedenle Türk topraklarında bir barış konferansı toplanması fikrini hiç düşünmeden reddetti. Bu tür öneriler “kesinlikle kabul edilemezdi.” Çünkü bu durum Yunanistan Devlet Başkanı Elefterios Venizelos’un duygularını incitebilirdi. Bir haftalık görüşmeler neticesinde İngilizler İzmir’i kabul etmedi ama Türkiye İsvçire’nin Lozan kentinde görüşmeyi kabul etti.

İngilizler barış görüşmelerinin yapılacağı yerin Türkiye’de olmamasını psikolojik üstünlük olarak çok istediler ve başardılar. Tıpkı Lozan anlaşmasının sonunda masadan mutlu kalktıkları gibi.

KAYBETTİKLERİMİZ

Alanda kazandığımız savaşı, masada nasıl heba ettiğimizin ibret vesikası gibidir kaybettiklerimiz. İşte Lozanla vazgeçtiklerimiz.
12 adalar, Kıbrıs, Batı Trakya, Hatay, Azez, Cerablus, Rakka, Fırat Vadisi, Kobani, Kamışlı, Tel abyad, Musul, Kerkük, Süleymaniye, Batum, Erbil, Sincar, Ahıska ve ayrıca Mısır, Libya ve Somali üzerindeki haklarımızı da masada bırakarak dönmüşüz. 
Sonrası mı, sonrasında algı operasyonları ile Lozan başarı olarak lanse edildi, itiraz eden birinci meclis dağıtıldı, itiraz edenler istiklal mahkemelerinde yargısız infazla darağaçlarında sallandırıldı. Sadece Hatay 1938'de tekrar Topraklarımıza katıldı. 

Kurtuluş Savaşını Kazandık Ama Bizim Diplomatlara Özgüvenini verememişiz.

Savaşı kazanmamıza rağmen basiretsiz diplomasi sayesinde elimizdeki yerlerin yarısını kaybettik ve elimizde Hatay hariç bugünkü topraklar kaldı. Üstelik İstanbul, Çanakkale ve Trakya sınırlarımız da tam olarak bize ait değildi

93 senedir resmi tarihin başarı diye millete yutturduğu Lozan gerçeği budur. Bugün Türkiye’de Cumhuriyet Halk Partisi adında bir muhalefet partisi var ve başındaki zat tıpkı İngiliz Kemal gibi İngiliz ağzıyla konuşuyor. Lozan İngiltere ve müttefikleri için evet çok başarılıdır ama Türkiye için değil.

Ali Kemal nam-ı diğer İngiliz Kemal bugün İngiltere’nin Dışişleri bakanı olan Çankırılı Boris’in büyük dedesidir. Kendisi Osmanlı üst düzey bürokratlarındandı. Dış işlerindeydi ve Milli mücadeleyi desteklemeyip tam aksine düşmanlık etti. Sonunda da İzmit’te linç edilerek öldürüldü. İngiliz ajanı Kemal o gün neyse, İngiliz ağzıyla konuşan Kemal bugün odur.

Selim Bilal