Salih Tuna

B
abaları şehit düşen çocuklar bakmazsa yıldızlar dökülebilir. Dünya kapkaranlık olur şehit çocukları bakmazsa.

Babaları asla ölü değildir, al bayrağımızın yıldızıdırlar, her daim bakarlar çocuklarına…

Yüreği yangın yeri analarına, babalarına, gizli gizli gözyaşı döken sevdalarına!

Ama siz bunu bilemezsiniz Mister Schultz Efendi?

Rahmet Peygamberi'nin âgûşunu açtığı şehitlerimizin ölümsüz olduğunu bilmediğiniz için kubur faresi yüzünüz sevinçten biraz daha kızarabilir.

Siz de öyle, Michael Rubin Efendi. Hadi ne duruyorsunuz, “çak yapın” Siyonist dostlarınızla.

Demiştiniz ya, kan kokusunu almış vaşaklar gibi,

“Türkiye kan gölü olacak!”

Sevinin, istediğiniz kadar semirin, ablak suratlarınızla.

Çocuklarınız veya taşeronlarınız başardı Beşiktaş'ta.

En kahpe en alçak yanıyla ihaneti gördük yine. Kapıkullarınız, “genç çerileriniz” zevkten dört köşe.

Lakin bir şeyi unutuyorsunuz Michael Rubin Efendi!

Bu milletin haini boldur ama güneşi zapt edecek kadar da kahramanları çoktur.

Şah damarını keserler ihanetin.

Ne ambargo ne dolardaki dalgalanma. Hiçbir yoksunluk durdurmaz onları.

Hiçbir şeyleri olmazsa da, “çekip pırıl pırıl mavzerler çıkarırlar oyluk etlerinden / dururlar ite çakala karşı yârin kapısında.”

Bu vatan, bu vatanın her karışı baştan sona onların yâri, sevgilisidir.

Bu nasıl bir sevdadır bilemezsiniz, zaten nerden bileceksiniz, hiçbir kitap yazmaz.

Askerlerini öldürürseniz, sıkılmış yumruk gibi topyekûn Mehmetçik olur bu millet, polisini öldürürseniz topyekûn polis.

Her bireyi “çevik” her bireyi “kuvvet”…

“Türkiye bölünecek” diyordunuz ya, daha çok beklersiniz Michael Rubin Efendi!

Bölemezsiniz; bu millet asla boyun eğmez.

Oryantalistleriniz anlatmadı mı size, hiç mi tanımadınız bu milleti?

“Sevdi mi cennet, kızdı mı cehennem olan” bu millet, nerde nasıl karşınıza çıkar şaşarsınız.

Asya'da, Avrupa'da, Ortadoğu'da, Afrika'da…

An gelir Sudanlı Zenci Musa'nın “Türk oğlu Türk” olduğu gibi Kürt Mehmet de “Türk” olur, kafanız almaz.

İşgal kuvvetleri komutanı General Harrington'a, Zenci Musa'nın verdiği cevaptan haberiniz var mıdır Michael Rubin Efendi?!

Cembele'de 25 bin kişilik İngiliz ve hain çetesinin kuşatmasını atlatarak Yemen'e, Yedinci Ordu Komutanı Ahmet Tevfik Paşa'ya 300 bin altını ulaştıran 2 metre boyundaki dev cüsseli Zenci Musa'yı, diyorum.

Birinci Dünya Savaşı yenilgisinden sonra, Ali Sait Paşa'nın emekli maaşı teklifine, “Paşam, ben bu fakir milletten emekli maaşı alamam” diyerek Galata'da hamallık yapmaya başlayan Zenci Musa...

İstanbul işgal altındayken, işgal kuvvetleri komutanı General Harrington, Galata gümrüğünde hamallık ederken rastladığı Zenci Musa'ya, “N'aber, ne oldu direnişiniz?!..” dercesine baktıktan sonra, “Eğer bizimle çalışırsan seni altına boğarım” der.

Cevap verir Sudanlı Zenci Musa: “Benim bir devletim var: Devlet-i Osmanî. Bir bayrağım var: Ay-yıldızlı bayrak. Bir kumandanım var: Eşref Bey. Bu iş daha bitmedi, sizinle mücadelemiz devam edecek...”

Evet, bu iş daha bitmedi.

Ve, bu millet bitmez, Michael Rubin Efendi.

Amerika daha keşfedilmeden önce var olan ve var olmaya devam edecek olan bu millet zincire vurulmaz.

Merhamet derseniz, yürekleri avuçlarında; ateş derseniz, ateş de olsa yürürler sonuna kadar.

Zilleti asla kabul etmez; köpekleşerek yaşamaktansa çat diye çatlar ulan bu millet.

Gücünüz yetiyorsa deneyin.

Şehadeti saadet bilen bu millet Allah'tan başka hiçbir güçten korkmaz.

İsterseniz anlayacağınız dilde nakledeyim Michael Rubin Efendi: “He Said, 'Do not fear – I am with you, all hearing and all seeing.” (Kur'an-ı Kerim)