Dövizi sabitleyin vatandaş TL’ye Geçsin

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ekonomik seferberlik gayesiyle son günlerde ateşi çıkan doların gereksiz artışını engellemek için bulduğu pratik çözüm ; “YASTIK ALTINDAKİ DOLARINIZI BOZUN, GELİN TÜRK LİRASI VEYA ALTIN ALIN” şeklindedir.

Bu yaklaşım ekonomiyi gerçekten kurtarır mı? Birkaç günlük geçici, palyatif çözümler yerine kalıcı ve sürdürülebilir cesur ekonomik tedbirler almak gerekmez mi?

 

Geçen yıl KKTC döviz kurlarını 3 ay süre ile sabitleyerek kendisini korumuştu. Dünyada bunun örnekleri çoktur.

 

Şimdi eğri oturup doğru konuşmak zamanı; Dövizin ateşinin düşürmek için elinizdeki dövizi satmanız veya faizleri arttırmanız çare değildir. Neden?

Çünkü Elinizdeki döviz miktarı dünya piyasalarındaki döviz miktarının binde biri bile değil, üç kağıt (döviz, hisse senedi, faiz) üzerinden dünya ekonomisini ve finansını idare eden merkezler sizin elinizdeki 50-100 milyar dolarlık küçük kaynakları zaten görüyor ve takip ediyor. Satacağınız bu rakamlarla Türkiye’deki döviz artışını onlar istemedikçe frenleyemezsiniz.

Faiz de aynı şekildedir.

Ülkenize karşı zaten ekonomik savaş açmış olan merkezler siz faizleri yükseltseniz de parayı dövizden çekip faize yatırmazlar. Savaş bu ya.

Velev ki faize dönmüş bile olsalar şu an 3.80 civarında seyreden Euro kuru olsa olsa 3.78 olur. O da bir hafta sürer.

Sonuç olarak döviz ve faiz kıskacından kurtulmak istiyorsak yapılacak işlem bellidir.

Kur acilen geçici süreliğine sabitlenmeli ve dünya finans çevrelerinin manipülasyonlarına ülke kaynaklarımız kurban edilmemelidir. Döviz kuru Euro’yu baz alacak olursak 3.30 TL seviyesinde sabitlenmeli ve ihracat ithalat farklarından yediğimiz kazıklar da azaltılmalıdır.

 

Bugünden önce döviz yatırımı yapmış yerli yatırımcı için Hükümet kamu bankaları aracılığıyla FORWARD (kur sabitleme) anlaşması yapmalı ve böylece sağlanan kont garanti sayesinde Tüm döviz sahipleri paralarını altına veya TL’ye çabucak çevirebilme imkânına kavuşmalıdır.

Serbest kur yüzünden özellikle ithal mallardan büyük kazık yiyen sanayici, tüccar ve esnafın artan maliyetleri dizginlenmeli ve enflasyon artışına dolayısıyla faizlerin yükselmesine sebebiyet verecek hareketler engellenmelidir. Bunun için de sabit kur politikasına acilen geçilerek piyasanın kaybolan yatırım güven endeksi yeniden sağlanmalıdır.

KAZAN-KAZAN

Vatandaşa yeterli güvence vermediğiniz takdirde elindeki dövizi eriyen Türk Lirasına çevirmesini beklemek yanlış olur.

Sadece “ elindeki dövizi bozdur, TL’ye geç” diyerek bu krizden çıkmayı beklemek, çıkmayı istememektir.

Devletin, ekonomi kurmaylarının, yetkili kurum ve kurulların atması gereken acil adımlar bir an önce atılmalıdır.

Aksi takdirde düşen istihdam, gerileyen yatırımlar, tüketimin zayıflaması ve daha bir çok sıkıntı ve kısıntı devletin gelirlerinin de çok ciddi şekilde düşmesine sebep olacak, yakın zamanda IMF gibi sömürü fonlarına muhtaç hale gelinecektir.

Yol yakınken gelin kur önleminizi alın. Serbest kurdan vazgeçin, kontrol altında bir kur politikasına geçin.

Bakın bir saatte hem kudurmuş döviz sakinleşir hem ülkenin kendine güveni gelir.

Ekonomiyi iki günlük değil, uzun soluklu ayakta tutmanın yolu, dünya finans çevrelerinin yönettiği üç kağıt ekonomisinden uzak durmak veya adını kendinizin koyacağı kur politikaları izlemektir.

TÜRK LİRASI MEKSİKA PESOSU İLE YARIŞIYOR

Merkez Bankamızdaki Dolar ve Altın Toplam Döviz Rezervimiz Ekim 2016 itibarı ile 120 milyar doların biraz altında seyretmekte idi.

Türkiye’nin kısa vadeli yani 1 yıl ve daha az sürede geri ödemek durumunda olduğu dış borç stoku ise yine Ekim 2016 başı itibari ile 165 milyar dolar seviyesindedir. Bu borcun %20’si kamuya %80’i ise özel sektöre aittir.

Yani devletimiz ve kamu maliyesi açısından yakın ve orta vadede dış borçtan kaynaklı bir sıkıntı görülmemektedir.

Bununla beraber Türkiye’nin brüt dış borç stoğunun 400 milyar doların biraz üstünde seyrettiği ekonomi verilerinin önümüze koyduğu gerçekler olarak ortaya çıkıyor.

Bundan tam bir yıl önce Dolar kuru 2,90 ve Euro kuru 3,15 TL seviyesinde idi. Şu anda dolar 3,55 TL ve Euro 3,75 TL seviyesinde bulunmaktadır.

Bir yılda Dolar’daki reel artış miktarı %22,4

Bir yılda Euro’daki reel artış miktarı %20

Aynı dönemde faizdeki değişime baktığımızda ise Merkez bankası verilerine göre bir yıl önce %8 olarak seyreden faiz oranının yine aynı oranı koruduğu görülüyor.

Enflasyon verilerine baktığımızda ise ortalama %7’lik bir enflasyon (fiyat artışı) olduğunu görmekteyiz.

Tüm bu verilere ek olarak son bir yılda dünya üzerinde döviz karşısında en fazla değer kaybı yaşayan ülke hangisi dersiniz?

Türkiye ve Türk Lirası: %20 nin üstü

Bize En Yakın olan ise Peso , Meksika Pesosu

Dünyayı üçkâğıt üzerinden esir almış olan bu vahşi finans çevreleri hepimizi sömürü düzeninin oyuncağı haline dönüştürmüştür.

Devletimiz bile halen bazı kurumlarında işlem dövizini TL yerine DOLAR olarak kullanmakta iken, çözüme yakın olduğumuzu söylemek safdillik olur.

Samimi ve milli bir yaklaşım sergilemek için daha erken bir zaman olmadığına göre dünyanın para pezolarının oyununu oynamayı bırakıp, akla ve emeğe hürmet etmek gerekir.

ALTIN VURUŞ

Dünya insanları eğer adil olmak istiyorsa, tek çare küreselleşen dünya üzerindeki para birimini TEK  para birimine dönüştürmektir.

Dünya para olarak ALTINI kullanmalıdır. Böylelikle üretmeden, çalışmadan, kalkınmadan başka ülkeleri sömürme engellenebilecektir.

Altın vuruş, dünya üzerinde altından başka geçerli akçe bırakmamaktır.


Saygılarımla

Selim B.lâl