Cumhuriyet tarihimizde çok partili rejim siyasette sahne aldığından bu yana, rekabet enstrümanları sürekli değişmekte ve gelişmektedir. Günümüzde iletişim kanallarının çokluğu ve hızı, bu kanalların inanılmaz bir propaganda malzemesi olmasını da beraberinde getirmiştir. Başrollerde TFY (Twitter, Facebook, Youtube)

               Seçim kampanyalarında, geçmişte de izleri olan ancak bugün çok daha ileri boyutlarda kullanılan şahsiyet erozyonuna dayalı siyaset  ön plana çıkmıştır. Bunun nedeni sadece ülke içi faktörler değildir. Ülke dışı faktörlerin başarısı da,  siyasetin bel altına inip şahsileştirme-hedef gösterme-yok etme-ettirme denkleminin hiperstatik çözümünden geçmektedir. Hiperstatik diyorum çünkü bilinmeyen çok , bilinen herkesçe malum.

Özellikle ülke dışı faktörler  Türkiye’de yönetenlerin ve siyasi erkin değişmesini murad ettiklerinde sabırsız davranırlar. Halkın tercihini beklemek istemezler. Bazen askeri bazen de sivil güçleri kışkırtarak darbe yoluyla istediklerini almaya çalışırlar. Eğer bu şekilde başarılı olamazlarsa seçimleri menfi yönde etkileyecek yollara tevessül ederler.Onlar için halkın tercihi, seçim ve sair çok meşakkatli ve uzun yollardır. İlgi alanları  değildir ve o kadar vakitleri de yoktur. Sonuç almaları ve işkembelerini bir an önce doldurmaları gerekmektedir. Bu yüzden de en sevdikleri metot bel altı siyasettir. Bel altının araçları da herkesçe bilinen kaset, cd, ses kaydı, fotoğraf, montaj ve bunları yaymak için kullandıkları TFY dir. Sonuç ise siyasi şantajdır. 

Geçmişte sadece siyasetçiler arasında yapılırdı karalama kampanyaları. Şimdi ise TFY ile seçmenler, halkın her kesimi bu kampanyalara katılabilmekte hatta bizzat organize edebilmektedirler.  Bunların çoğu da spontane gelişmektedir.  Kimlik arayışında olan bıyığı henüz terleyen üniversiteli gençten tutunda, yıllarca muhtarlık hayali gütmüş ama amacına ulaşamamış emekliye kadar bir çok kesim bu argümanı es geçmemektedir.

Bel altı siyasetin asıl sıkıntılı tezahürü Yüksek Tansiyon olmaktadır. Çünkü suçlanan, kendisinden ne kadar emin olursa olsun isnat edilen suçun mahiyeti ve toplumda bırakacağı izleri düşündüğünde doğal olarak kan basıncı artmakta ve  ciddi tansiyon problemi yaşamaktadır. İşin ilginç yanı Bel altının fırlattığı tansiyonu düşürmek için dil altı olarak yine yüksek tansiyon kullanılmaktadır. Yüksek tansiyonu deva niyetine kullandığınızda ortaya çıkan gerilim, sizdeki ateşi taraftarlarınızla paylaştırarak etkisini azaltmaktadır. Bu şekilde bel altı siyasete karşı kan basıncından beslenen gerilim ile mücadele verilmekte ve bu tedavi işe yaramaktadır. Şöyle geçmişe dönüp son yedi seçimi incelediğinizde ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır.

Sonuçta yapılanlardan derin şekilde etkilenecek olan bu ülkenin vatandaşlarıdır. Çünkü bel altı ile uğraşanların ve yüksek tansiyonu kullananların bağışıklık sistemi bu arazlara karşı oldukça gelişmiş durumdadır. Ama toplum öyle mi?

Topluma açık şekilde bu denli bel altı vurmak zührevi hastalıklara, yüksek tansiyon ise felce sebep olabilir.  Tüm bu travmalar  insanımızda derin izler bırakacaktır. Yarınlar için temiz toplum, temiz siyaset, kaliteli bir demokrasi bırakma hayalimiz suya düşmek üzeredir.  

Yerel seçimlerde projeler değil iftiralar yarışmakta, birileri proje hazırlayıp sunmak  yerine, yerli arkası yarın dizeleri TFY ile piyasaya sürmektedir. Birileri iddialar ileriye sürmekte, iddia sahibi iddiasını ispatla mükellef iken daha iddia aşamasında sanığı ipe göndermeye uğraşmaktadırlar.  Allah korusun!

Bu şekilde oy istemek nerede görülmüş. Adamın biri çıkıyor "falancı feşmekanda filancıyla falan filan işindeydi sevgili vatandaşlar, dolayısıyla bana oy veriiin" diye propaganda yapıyor.  Olacak iş midir? Böyle çapsız yetki isteyiş olmaz olsun. Tüm bunlar ülkede hem siyasetin hem de toplumun tansiyonunu yükseltmektedir.

Unutmayalım bugün ona  yarın size ve sonra bir başkasına. Bu yol yol değildir. Dönülmez akşamın ufkudur. Bir an önce vazgeçilmelidir. Demokrasimizi geç bulduk  sahip çıkalım. İktidara gelmek için her yol mubah anlayışını tasvip eden yoktur sanıyorum!

 Binaenaleyh  sözün özü; millet adına hareket edenler ellerine bellerine dillerine dikkat etmelidir. Kamu malına el uzatmak, iftira atmak, yalan, şantaj bunlar milleti temsile niyetlenmiş kişilerin fiilleri olamaz. Milletimiz bunları ayıklayacak sağduyuya, siyasi olgunluğa sahiptir.

 

17 aralık süreci ile yükselen tansiyonumuzu düşürmenin en iyi yolu demokrasimize sahip çıkmaktan geçiyor. Siyasi tercihlerimizi aklımızın ve vicdanımızın sesiyle yönlendirecek  iradeyi kullanmaktan geçiyor.

 

Siyaset ve toplum hastalanmıştır. Tansiyonu yüksektir. Dilaltı çözümlere ihtiyacı vardır. Reçete olarak Peygamberimizin veda hutbesinden birkaç paragrafı sizlerle paylaşmak istiyorum.

"Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

"İnsanlar! bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınızda öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur.

"Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. Oda sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakin benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız!Bu vasiyetimi burada bulunanlar bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki burada bulunan kimse, bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur.

"Ey müminler! "Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler Allahın kitabı Kur an-ı Kerim ve Peygamberinin sünnetidir.

"Müminler! "Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz. Müslüman müslümanın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler. Bir Müslüman kardeşinin kanıda, malı da helal olmaz.Fakat malını gönül hoşluğu ile vermişse o başkadır.

"Ey insanlar! "Rabbiniz birdir. Babanızda birdir. Hepiniz Ademin çocuklarısınız. Adem ise topraktandır.Arabın arab olmayana arab olmayanın da arab üzerine üstünlüğü olmadığı gibi kırmızı tenlinin siyah üzerine siyahında kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur.Üstünlük ancak takvada, Allahtan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız Ondan en çok korkanınızdır. "Azası kesik siyahi bir köle başınıza amir olarak tayin edilse sizi Allahın kitabı ile idare ederse onu dinleyiniz ve itaat ediniz. "Suçlu kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba oğlunun suçu üzerine oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz. "Dikkat ediniz!şu dört şeyi kesinlikle yapmayacaksınız:Allaha hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız.Allahın haram ve dokunulmaz kıldığı canı haksız yere öldürmeyeceksiniz.Hırsızlık yapmayacaksınız. İnsanlar "la ilahe illallah" deyinceye kadar onlarla cihad etmek üzere emr olundum.Onlar bunu söyledikleri zaman kanlarını ve mallarını korumuş olurlar. Hesapları ise Allaha aittir.