ABD, Türkiye ile örtülü savaş içinde


Cumartesi Akşamı Beşiktaş'ta gerçekleştirilen bombalı saldırı sonucu 44 vatandaşımız şehit olmuştu. ABD ve diğer batılı ülkelerin temsilcileri tabi ki ön safta taziye bildirme yarışına girdiler. Bu durum onlar için gayet doğal bir yaklaşım. Onların insanlık anlayışı böyle, çok göremiyoruz. 

Vahşet onların doğası, yetmezmiş gibi hiçbirşey olmamış gibi davranmak, riyakarlık ise vazgeçemedikleri hasletleri.

Çamur banyosundan hiç çıkamamış bir batı medeniyeti.

Şimdi yine aynı bilindik tavırla bir yandan Nato müttefiki, stratejik ortak diye bahsettiği Türkiye'ye karşı terör örgütleri üzerinden kirli bir vesayet savaşı yürütüyor. Adı konmamış bir SAVAŞ. 

Neden?

Derdi, kendi arzu ettiği şekilde bu bölgenin haritasını yeniden çizerek, enerji kaynaklarını işgal edip, arz güvenliğini sağlamak. Başka bir derdi de bölgeyi sürekli müdahale ve kaos planı çerçevesinde çatışma halinde tutarak bölgenin gelişmesini engellemek, sürekli kendisine muhtaç halde tutmak.

Oynanan oyunların, kurulan tezgahların haddi hesabı yok.

Deaş denilen eli kanlı, cani bir terör örgütünü önce hapishanelerde eğitip, sonra silah ve para temin edip bölgeyi işgal ettiren ABD ve gerçek müttefikleri, sonrasında başka bir terör örgütü PKK ve türevleri vasıtası ile bölgeyi işgal ederek katliam yapıyor. Bölgeyi insanlardan temizliyor. Etnik ve kültürel temizliğin daniskası buralarda yapılıyor. 

Bu projeye destek vermeyen Türkiye'yi önce gezi darbe girişimi, sonra 17-25 darbe girişimi ve son olarak 15 temmuz kanlı darbe girişimi ile dize getirip kontrol altına almaya çalışıyor. Başarısız olunca durmuyor, yine adı konmamış ekonomik saldırı ve ambargolarla ülkeyi tehdit edip baskı altında tutmayı hedefliyor.

Yetmiyor, Türkiye'yi bölerek kurmak istedikleri ve büyük İsrail projesinin de temelini oluşturan devletcikler için ülke topraklarımızı da hedeflerine oturtuyor.

Türkiye, Suriye ve Irak'taki tarihsel ve kültürel haklarından vazgeçmeyeceğini en yetkili ağızdan bir kez daha beyan ediyor. Beşiktaş arena stadı yanındaki patlamanın ardından şehit olan 44 vatandaşımızın acısı ciğerimizi parelerken haykırıyoruz vazgeçmeyeceğimizi.

Peki düşman duruyor mu? durmuyor. 

"Su uyur, düşman uyumaz" demiş atalarımız. Düşman uyumuyor. Şimdi de terör örgütü PKK'ya güya terörle mücadele adı altında uçak düşüren güdümlü füzeler gönderiyor. 

Aslında ABD bu fiili ile açık açık Türkiye'ye savaş ilan etmektedir. Ülkemize karşı silahlarını kullanmak için ha kendi askerini kullanmış, ha taşeron. Ne Farkeder?

Hedefi belli;

Suriye ve Irak'ta milli siyaseti gereği hiçbir oldu bittiye izin vermeyeceğini ve her türlü tedbiri alacağını tüm dünyaya ilan eden Türkiye'nin etkin müdahale gücü "Hava Kuvettlerini" etkisiz hale getirmek,

Türk Hava Kuvvetlerinin kendi hava sahasında dahi güvenle uçamayacağı bir ortam oluşturmak.

Dün akşam Diyarbakırda düşen F-16 uçağımızın da bu gerçekler ışığında düşme sebebini çok ince soruşturmamız gerekiyor.

"Su uyur, Düşman uyumaz"

Düşman hiç uyumadı ancak biz bazı noktalarda rehavete kapılıp uyukladık. 

Pkk ve türevlerinin kuzey Irak ve Kuzey Suriye'de ABD destekli işgal hareketini sadece seyrettik. 2013 yılında gezi olayları ile başlayan etkin işgal girişimini daha kobaniye deaşın işgali esnasında müdahale ederek engellemeliydik.

Uyuduk. 

Yetmedi kantonları birleştirdiler uyuduk, Telabyadı işgal ettiler uyuduk, afrini büyyüttüler uyuduk, Son olarak Fıratın batısına geçip menbiçi işgal ettiler uyandık ama esner haldeydik. Baktık ki orası da gidiyor nihayet uzandığımız derin peltelikten ayağa dikildik ve Fırat Kalkanı operasyonunu başlattık.

Peki Fırat kalkanı operasyonu istediğimiz gibi gidiyor mu? Hayır, Nedeni ise daha önce yapılması gereken müdahalelelerin zamanında yapılmamasından kaynaklı olan ve o bölgede teröristlerin silahlanıp, güçlenerek ABD desteğiyle üsler oluşturması, savunma ve saldırı hatlarını kurmasına müsade edilmesidir.

Şimdi de AB ve ABD destekli terörün içimizde saldırılar düzenlemesi gerçeği ile yüzleşiyoruz.

Yine uyumayalım. 

Artık içimizdeki hainleri de büyük oranda temizlediğimize göre müdahalemizi rayından çıkaracak, engelleyecek pislikler de yok demektir.

Su uyur düşman uyumaz. Düşman içerde ve dışarda bizi çökertmek için vurmaya devam edeceğine göre, karşılık vermek için geç kalınmamalı.

Şengal dağında, Kandil'de, Kobani'de, Afrin'de, Kamışlı^da, Tel-Abyad'da, Membiç'te ve teröre destek verenlere ait  bütün merkezlerde en güçlü cevapları yüzlerine okumalıyız.


Teröristleri ve teröre destek verenleri inlerinde yok etmeyi acilen planlamalıyız. Teröristlerle etkin mücadele ederken, teröre destek verenlerin sesini kesecek fiili eylemleri vakit geçirmeden bulundukları mahallerde sahneye koymamız gerekiyor. Düşman uyanık biz daha da uyanık olmalıyız.

Suyumuz coşsun, düşman hipnoz olsun uyusun. 

Suyumuzu coşturmak için gereken stratejileri milli güvenlik kurulu çerçevesinde, Türk silahlı Kuvvetlerimizin ve güvenlik güçlerimizin ortak planlamaları ile fiiliyata geçirmek için beklememeliyiz. 

Bizi bir vurana misliyle karşılık verip zalimin sevinmesine fırsat vermemeliyiz.

Terör ve Teröre destek hangi yönden gelirse gelsin geldiği yerde bizzat sindirmek boynumuzun borcudur.

Saygılarımla 
Selim Bilal