Terörün ve teröristin yaptığı işi başarıya ulaştıracak olan, o eylemlere kamuoyu nezdinde meşruiyet kazandıracak olan 5. Kol faaliyetleridir.

Kendilerine akademisyen diyen bir zavallı topluluk, ülkemize pkk-pyd teröristlerinin verdiği zarardan daha fazla zarar vermiştir.

Okudukları ve 1128 zavallı tarafından imza altına aldıkları paçavranın içeriğinin reklamını yapacak değilim bu köşeden. Yapılan eylemin özünde devlet, millet düşmanlığı olduğu açıktır. Ermeni diasporasının ve bölücü kürt ırkçılığının sözcülüğünü yapan bu prematüreler topluluğunun çalışmaları, sinir bozucu olduğu kadar tehditler de içermektedir.

Burada tespit etmemiz gereken çok öneli bir nokta var.

Bildiri yayınlayanlarla, Demirtaş ve Kılıçdaroğlu gibi siyasetçilerin söylemleri ve terör örgütlülerinin söylemlerinin aynı olması. Hepsinin aynı noktadan yönetildiği apaçık olan bu şer cephesinin arkasında da ABD-İngiltere-İsrail şeytan üçgeninin derin güçleri olduğu kanaatindeyim. Görünen değil görünmeyen yüzünde aramak gerek bu faaliyetlerin odağını. Görünen yüzünde Obama, Cameron, Netanyahu gibi isimler olsa da bular sadece vitrindeki aksesuarlar olarak yer alıyorlar. Derin güçler ise daima faaliyetlerini yıkıcı yönde ve kendi arzu ettikleri yapılanmaları, yönetim kadrolarını oluşturmak şeklinde sürdürüyorlar.

Söylemler aynı. Devleti yönetenleri diktatör ve daeşle işbirliği içerisinde gösterme, pkk-pyd terör örgütlerinin masum cici çocuklar, barış havarileri gibi gösterme, Türkiyeyi radikal İslamı yeşvik edici gösterme, basına baskı var gibi gösterme.

Ama ne garip bir andavallıktır ki siyasetin önündeki engel olarak da siyasileri gösteriyorlar. Burası çok ironikomik.

Güvenlik güçlerimizin yürüttüğü terörü bitirme harekâtını zaafa uğratacak bir çalışma için kolları sıvamışlardır. Ekstra maaşlarını hangi gizli servislerden aldıklarını henüz bilmediğimiz bu zavallılara, bazı dişçiler, evde kalmış sinemacılar ve kendini bile tedavi edememiş bazı tabipler de destek vermiştir.

Destek veren bu isimleri şöyle bir incelediğinizde bu kişilerin birçoğunun, özellikle de ön plana çıkanlarının her daim devlet karşıtı hareketler ve söylemler içerisinde yer aldığın görmekteyiz.

Ermeni soykırımı iddialarının kabul edilmesi için çalışmak, gezi provokasyonunun içinde olmak, kobani olaylarının çığırtkanlığını yapmak, alevi-sünni ayrışmacılığının propagandasını yapmak, Türk-Kürt çatışma ortamı yaratılmasına katkı sağlamak gibi.

Daha vahim olan ise verdikleri bu mesajları iç kamuoyundan çok dış güçlere vermekte olmalarıdır. Hatta bazı dış güçleri ülkemize müdahale etmeye çağıracak kadar da ileri gittiler.

Çok açık net bir şekilde “vatan ihanet” içinde olan bu kişi veyahut kuruluşların yaptıklarını masum, yapıcı eylemler olarak göremeyiz. Geçiştirilecek, üzeri örtülecek mevzular da değiller. Bu terör aklayıcılarının muhatabı aslında devlet yöneticileri de, millet de, basın da değildir. Bu terör yağdanlıklarının tek muhatabı vardır bu ülkede, o da; güvenlik güçleri ile adli mercilerdir.

Sultanahmet meydanında vuku bulan patlamanın ardından bildiri yayınlamayan, Diyarbakır Çınar’da 1.5 ton patlayıcı ile çoluk çocuk demeden yapılan katliama sessiz ve seyirci kalan, terörle mücadele kapsamında verdiğimiz yüzlerce şehidimize düşman gözüyle bakan bu zavallıları bu millet sırtında taşımak zorunda mı? İşte asıl soru budur. Bu milletin alın teri ile ihanet şebekelerinin işkembelerini doldurmalarına izin verilmeli mi?

Sokakta, alışveriş merkezînde, kafede, sinemada velhasıl herhangi bir yerde bu hainlerle aynı havayı soluyacak ve bunu kaldıracak ciğer kimde var?

Empati yaparsak, bu zavallılar aynı vatanı paylaştıkları bu milletin yüzüne nasıl bakabiliyorlar, milletin karşısına nasıl çıkabiliyorlar? Komşusunun oğlu şehit olurken cenazesine gitmeyen bu rus kalemleri nasıl oluyor da bu milletin vergilerini lüpür lüpür götürebiliyorlar?

Suratlarına tükürülecek o kadar çok hain var ki!

************

Terörle mücadelede güvenlik güçlerimizin fedakârlıklarını ve başarılarını hep birlikte müşahede ediyoruz. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, şehit ailelerine sabrı cemil diliyoruz.

Sultanahmet saldırısının ardından, saldırıyı düzenleyen teröristin memleketi dahil 500 hedef top atışlarıyla vurularak 200 civarında daeş teröristi imha edildi. Bu bilgi direk Başbakan Davutoğlu tarafından kamuoyu ile paylaşıldı.

Türkiye’nin terörle mücadeledeki kararlılığının da ifadesi ve terör eylemlerine kalkışanları anında cezalandırma güç ve kabiliyetinin göstergesi olan bu faaliyetleri için görev alanları kutuluyoruz.

Aynı başarıyı Sur ’da, Silopi’de, Cizre’de ve en son olarak da Diyarbakır Çınar’da yapılan terör eylemi karşısında da bekliyoruz.  Çınar’da babasıyla birlikte şehit olan dört yaşındaki İrem de Sultanahmet’te teröre kurban verdiğimiz Alman misafirlerimiz kadar önemlidir.

Nasıl ki Sultanahmet saldırısından sonra daeşin Suriye’deki mevzileri vurulduysa, aynı şekilde çınarda şehit olan 6 vatandaşımız ve 39 yaralımızın olduğu bombalı eylemden sonra da pyd-pkk nin Suriye’deki mevzileri vurulmalıydı.

Suriye’deki pkk-pyd yapılanmasının ülkemizde şehir savaşları için yığınaklar yaptığı, hendekler kazdığı, kanaslı keskin nişancılar gönderdiği, bombalı düzenekler ve bombalı araçlarla katliamlar yaptığı, hâsılı terörü hem içerden hem de Suriye ve Iraktan ülkemize ithal ettikleri ortadadır.

Tıpkı daeş militanlarının vurulduğu gibi pkk-pyd militanlarının da vakit geçirmeden, hem Irak’ta hem de Suriye’de mevzilerinde cezalandırılması, Türkiye’nin terörle mücadeledeki sarsılmaz kararlılığının da dünyaya verilecek en güzel izahatı olacaktır.

*Terör nereden ve kimden gelirse gelsin, bu memlekete uzanan eller anında kırılmalıdır. 

*İçerde ya da dışardaki hainlerin cezası gecikmeden verilmelidir.

*Bu milletin vatanını, emeğini, havasını, suyunu paylaşanlar nankörlük ediyorsa, kökünü ihanete bağlamışsa kökü kurutulmalıdır.

*Güvenlik güçlerimizin titizlikle yürüttükleri faaliyetleri sekteye uğratacak tüm söylem ve yayınlardan kaçınılmalıdır.

*Terörü övenler ve propagandasını yapanlar aynı zamanda zulme ve insanlığın katline ortak olduklarından bu kapsamda cezalandırılmaları sağlanmalıdır.

*Bu milletin alın teri terör propagandası yapan hainlerin kursağından geçirilmemeli ve vatandaşımızın hainlerle aynı havayı teneffüs etmemeleri için gerekli tedbirler alınmalıdır.

*Bundan böyle bu ülkede ihanete yeltenenler, anında derdest edileceklerini bilecek bilince ulaştırılmalıdır.

Saygılarımla

Selim Bilal……………………….