Halebin düşmesi Ankara’nın düşmesi demektir.
İstanbul’un savunması Tel Rıfat’ta başlar. Trabzon’un özgürlüğü Bayır Bucak’tan geçer.
Aç tavuk kendinin darı ambarında sanırmış. Ruslar bu coğrafyada iş tutamayacaklarını öğrenecekler öğrenmesine de onlar için bu işin ceremesi biraz ağır olacak. Petrol fiyatlarının düşmesiyle iyot gibi açığa çıkan külüstür Rus ekonomisi, Putin’in insanlık kıyımına varan Suriye operasyonlarıyla da düzeltilemez.
1980 de SSCB nin başlattığı Perestroyka yani yeniden yapılanma başarılı olamadı. Rusların kibri yeniden yapılanmanın önüne geçti ve yapılanayım derken SSCB 1991 de tarihin tozlu raflarındaki yerini aldı.
Bugün de bozulan dengeleri düzeltebilmek için katliamlara girişen Ruslar “Zulm ile abat olan kahr ile berbat olur” sözünü hala öğrenmemişler demektir. Dağılan Sovyetleri 25 yıl önce tecrübe etmiş olan Rusların bugün hala aynı hataları yapıyor olması kesinlikle ve kesinlikle sosyoloji ve psikiyatrinin tez konusu olacak niteliktedir.  Akıl almaz bir şekilde sivilleri misket bombaları ve füzeler ile katleden Putin ve ekibinin, işledikleri savaş suçlarının hesabını verecekleri divan elbet kurulacaktır.
Rusların KGB yöntem ve politikalarını çok gariz şekilde uygulandığını gördüğümüz şu son yıllarda özellikle Gürcistan, Ukrayna ve Suriye’de düştükleri yanlışların hesabı insanlık vicdanında şimdiden mahkûm oldu bile.
Gel gelelim Ruslar bütün bu yaptıkları yetmiyormuş gibi Türkiye’yi de savaşın içine çekmek için elinden geleni ardına koymuyor. Hama, Humus, Halep, Lazkiye kırsalı ve hatta Şam’da özellikle Türkiye’nin kırmızı çizgileri üzerine giderek provakatif eylemlere ve saldırılara imza atıyor. Terörist Deaş’a ve YPG ye dokunmayıp bilakis destek vererek Esad zaliminin diktatörlüğünü kutsuyor.
Bütün bu olup bitenler karşısında ABD şaşkın ördek gibi ortalıkta dolaşıyor. AB ise ülkelerine gelecek mültecileri her gece kâbus olarak gördüklerinden politika üretmekten aciz kalıyor.
Korkunun ecele faydası yok. ABD, AB ve diğerleri……………
Suriye’de akan her şehit kanı size çok önemli faturalar çıkaracak potansiyele sahip. Öldürülen yavrular, ırzına geçilen kızlar ve yok edilen şehirler önümüzdeki günlerde asıl kâbuslarınızı oluşturacak büyüklükte. Bu sebeple artık ne sizin ne de insanlık denilen kokuşmuşluğun kaçacak yeri kalmamıştır.
Dün ırakta, Filistin’de, Afganistan’da, Bosna’da ve dünyanın birçok yerinde katlettiğiniz mazlum ruhlar sizlere hesap sormak için sırada bekliyor olacak.
Suriye bardağın taşırılıp kırıldığı, insanlığın susuz bırakıldığı vahanın adı oldu maalesef. Binlerce masumu bir hiç uğruna kıyıma tabi tutan ABD’si, AB’si, Rus’u ve azı dişlerini bilemiş dolaşan pers kuduzu. Sanmayın ki yaptıklarınız yanınıza kâr kalacak. Allah’ın vadettiği adalet pek yakında tecelli edecektir.
Uzun zamandır yazılarımda zikrettiğim müdahale konusunun başlaması beni ayrıca umutlandırdı. Suriye’de olup bitene seyirci kalmak sadece bizleri değil 1,5 milyar İslam âlemini de tehdit etmektedir. İslam âleminin geleceği de Halep savunmasına bağlıdır.
Amerika’nın Rusya ile Amerika’nın İran ile, İran’ın Ermenistan ve İsrail ile, Yunanistan’ın Rusya ile velhasıl dün düşman gibi görünen bir çok ülkenin birbiriyle nasıl hasbıhal ettiklerini, nasıl kirli planlar için ittifak ettiklerini bir kez daha müşahede ediyoruz. Dünyanın birçok ülkesi ve milleti insanlığın en temel değerlerini bir kenara bırakmış milli geliri yükseltme derdine düşmüş maalesef. Üstelik bunu yaparken insan neslini tüketmek pahasına kinli ve ihtiraslı davranmaktalar.
Türkiye dışında neredeyse hiçbir ülkenin sesini çıkarmadığı bu katliamlar karşısında, Allah’ın izni ve yardımıyla bu millet bu katliamların engelleyicisi olacaktır.
İsrail Kudüs’te olup bitenleri, işgali ve zulümlerini gözden ırak tutacak fırsatı kaçırmadı ve kaosu sessiz ve derinden destekliyor. Ama çok iyi biliyoruz ki Suriye’deki kirli savaşın baş mimarı İsrail’dir. Türkiye’yi Filistin’den uzak tutacak en iyi proje olarak Suriye kaosunu sahaya sürdüler.
İran hiç ummadığı kadar büyük bir yenilgi ile karşılaşacak Allah’ın izni ile. Bu kirli savaşın bir parçası olan ve kuduz köpek gibi masumlara saldıran bu yapı yerin dibinin dahi kabul etmeyeceği günleri yaşayacak.
ABD ise Vietnam, Irak, Afganistan ve şimdi Suriye’de uyguladığı “saldır, parçala, yok et, yeniden yerleştir” politikasının artık bir işe yaramadığı günleri görmek üzere. Terörle bağı sadece kullanıcı seviyesinde olmayıp terörün bizzat üreticisi ve besleyip büyüten zahirecisi konumunda olan ABD yakın gelecekte terör ile uyuşmuş mongolların saldırdığı bir zavallı morglar ülkesi olacak.
AB, derdine yandığı! ve cebindeki son kefenlik parasını da çalarak kabule karin eylediği mültecileri en kısa yoldan geriye göndermenin peşinde. Açılmış mezarları gökkubbeden inmek üzere AB’nin. İnsanlığın çoktan bitip kan emici vampirlerin ülkesi haline gelmiş Shengen imparatorluğunun yeri karanlığın en dibi olacaktır. AB putlaştırdığı metaların altında ezilip yok olacaktır.
Vahşet, katliam, barbarlık denilince akla ilk gelen Ruslar ise hala insan olamadıklarını adeta haykırıyor bütün bir insanlığa.
BM denilen kukla örgüt ise bütün bu katillerin icraatlarını örtbas etmek için kurulmuş bir örgüt olduğunu bir kez daha ifşa ediyor Suriye’de.
Türk milleti dışında hiçbir milletin insanlık kaygısının olmadığı, en kıymetli hak olan hayat hakkına saygının kalmadığı günleri yaşıyoruz. Bu itibarla milletimizle ne kadar iftihar etsek azdır. Bu dünya için de değil sadece, ahiret için de inşallah iftihar vesilesi olacak duyarlılıklarımız.
Sonuçta barbar rusları Suriye’den defedecek olan tek güç Allah’ın izni ile Türkiye’dir. Batılıların bu coğrafyadan ayaklarını kesecek tek babayiğit Anadolu’nun yiğitleridir. Bayındır’ından Kayı’sına, Kınık’ından Avşar’ına, yediden yetmişe sahip çıkalım vatanımıza. Yediden yetmişe hayat kurtaralım. Gariplerin dostu olalım, olalım ki bu dünyanın fani olduğunu bildiğimiz halde gaflete düşenlerden olmayalım inşallah.
“Her kim bir can kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış gibi olur.” (Maide 32)
Selim Bilâl ………………..