Koalisyon Kuruldu.

Amerika-Almanya-İngiltere-İsrail-İran Koalisyonu.

Kurulan bu koalisyonunu temelde hedefi Ortadoğu’nun ve enerji kaynakları ile yollarının yeniden belirlenmesidir.  Bu uğurda yukarıda saydığımız devletler yaklaşık 2.5 yıldır çok ciddi şekilde birlikte çalışmaktadırlar. Suriye’nin ve Irak’ın şu anki durumu ile Türkiye’yi çekmeye çalıştıkları yer aynıdır. Sözde kürdistan adıyla kurmaya çalıştıkları bir devletçik var ve bu devletçik için Amerika tepede, Almanya ve İran sahada, İngiltere ve İsrail ise arka planda ciddi çalışmalar yapmaktalar. Aslında farklı hesapları olan bu ülkeler kendi hesaplarına giden yolda bu koalisyonu faydalı buldular ve yürütülüyorlar.

 İran’ın mezhebi yaklaşımlarla bölgede paylaşımları organize etme çabası ortadadır. Esedi ve diğer şii grupları destekleyerek şii bir blok oluşturmaktadır. (Yemen, Lübnan vs.) Dğer taraftan PKK teröristlerine göz yumarak koruma sağlamaktadırlar. Bu aynı zamanda siyasi ve coğrafi haritalara da yansıtmayı düşündükleri de facto bir durum oluşturma gayretidir.

Diğer ülkeler ise enerji kaynaklarının kontrolünü sağlamak, enerjiye daha ucuza erişmek ve bunu sürekli hale getirebilmek için kartları açmış durumdalar.  Türkiye ile ucuz enerji kullanamayacaklarını ve hatta ileride sömürmeyi kesmek zorunda kalacaklarını bildiklerinden, kendilerinin kontrolünde güçsüz, piyon, uşak bir devletçik kurmak istemektedirler.  Pkk ve türevlerini bu konuda besleyip büyüttükleri ortadadır. Türkiye içinde ve çevresinde yapılan terör organizasyonlarının, iç savaş çığırtkanlıklarının sebebi de budur. IŞID, DHKPC, PKK, PYD gibi terör örgütleri bu kapsamda silahlandırılıp parasal destek sağlanmakta ve asıl hedef olan Türkiye’nin bölünmesi için mücadele ettirilmektedirler. Türkiye aynı zamanda iç savaş çıkartmak istedikleri bir yerdir ve bunu başarana kadar da durmayacaklar. Almanya ve ABD’nin geri çektiği füze savunma sistemleri olan Patriotları da bu kapsamda değerlendirmek gerekmektedir.  

Almanya korkak ve kaphe bir devlet olduğunu her fırsatta göstermektedir. Türkiye içinde ve çevresinde sinsi ayak oyunlarıyla, ülkemize karşı kirli işler çevirmekte, dernek ve vakıfları ile terör örgütlerine yardım yataklık etmekte, ayrıca açıktan silahlandırma yapmaktadır. Hâlbuki Alman insanı bildiğimiz kadarıyla merttir. Bu Merkel Almanya’yı temsil kabiliyetine haiz değil diye düşünüyorum.

İran’ın yaptıklarını yadırgamıyorum. Dünya Acem oyununu iyi bilir. Acem oyunu bitmez. Her zaman tedbirli olmak lazım.

Amerika her zamanki gibi. Dünyanın günümüzdeki kara vebasıdır. Amerika olaya ticari yaklaşır daima. Attığı bombalar neticesinde ölen insanları değil, bombaların parasını nasıl geri alacağını düşünür. İnsanlıktan nasibini almamış ve almayacak bir topluluktur.

İngiltere hala güneş batmayan imparatorluk sevdasındadır. Kraliçe son yüzyılda ciddi şekilde gerileyen topraklarını ve kaybettikleri itibarlarını geri almak için yeni projeler geliştirilmesini istemektedir sürekli. Onlar için de dünya güçten ibarettir ve onun için her yol mubahtır.

İsrail için ne diyeyim. Ne desem boş. Allah onları ıslah etsin.

Unutulmamalıdır ki;

Dünyada Barışın tesisi için tüm ülkeler güçlü olmalıdır. Aksi takdirde dünyaya barış gelmez. Çünkü zalimi durduracak tek unsur “GÜÇ”tür. Caydırıcılığı olmayanın def-i bela demesi mümkün değildir.

***

Koca koca ülkeler koalisyon kurmayı ve belli bir hedef etrafında asgari müştereklerde buluşmayı başardı ama bizler siyaseten ceviz kabuğunu dolduramadık.

İç siyasi çekişmelerin merkezinde yer alan koalisyon çalışmaları yani ittifak arayışları maalesef başarısızlıkla sonuçlandı. Bunda da vardır bir hayır diyelim ve yaşanan süreci eğrisi doğrusuyla değerlendirelim.

Mhp ve Chp ile ittifak arayışını yürüten Ak parti, seçimlerden önce birçok konuda ittifak yapış olan bu iki siyasi parti ile birliktelik noktasında olamadı. Seçimlerden önce sadece iki parti değil, aynı şekilde hdp de bu ittifakın içindeydi.

Koalisyon deyince farklı algılanıyor ama seçimlerden önce yapılan birlikteliğe ittifak deyince sanki farklı bir şeyden bahsediliyormuş gibi bir algı oluşuyor. Hâlbuki ikisi de aynı manaya geliyor. Koalisyon= İttifak

Seçimlerden önce üç muhalif partinin koalisyonunu tüm seçmen bir değil birkaç kez yaşadı. Örnek olarak meclisteki iş yasalarında bugün kesinlikle koalisyon kurmam ve bulunduğu yerde bulunmam diyen Mhp yönetimi, Hdp ile koalisyon yapmıştı. Aynı şekilde hatırlayalım cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Mhp-Chp koalisyonu ile seçime katılmışlar, eğer seçimler 2. Tura kalsa idi hdp de bu koalisyonun ortağı olarak yerini alacaktı. Aslına bakılırsa seçimlerden önce ittifak yani koalisyon kurmayı başaran siyasi partiler seçimler bittikten sonra nedense ittifak yani koalisyon yapmayı kendilerine uygun görmediler. Oysa dış basın ve birçok şer kuruluş bu ittifaklar yani koalisyonlar için ciddi maddi ve manevi destek de vermişlerdi. Ayrıca yeni destek vaatleri de cabası.

Bu yanılsama ve algı idaresi çabası gözlerden kaçmıyor. Ancak günü kurtarma ve “dün dündür bugün de bugün “ aforizması sebebiyle siyaset kendi omurgasız yörüngesinde ilerlemeye devam ediyor.

Seçmenin bugün en çok sorduğu sorulardan bir tanesi; Neden Akparti-Chp koalisyonu olmadı?

Chp bu kadar nazik, kibar ve uzlaşmacı bir görüntü çizerken neden Ak parti, CHP ile bir koalisyonu denemedi?  

                Aslında bu çok açık. - Avının tuzağa düşmesini bekleyen avcı ne kadar sakin, sessiz ve sabırlı ise Chp de aynen öyle davrandı bu süreçte. Amaçları ak parti ile öyle veya böyle bir koalisyon kurup devletin birimlerini yeniden ele geçirme ve eski düzeni kurma, ya da Türkiye’nin gelişen yönünü kilitlemek için her türlü siyasi manevrayı, bel altı- bel üstü vuruşu yapma noktasına gelmekti. Böylece 1923 den bu yana devletin gerçek sahibi olduğunu zanneden ve dış güçlerin de bir numaralı partneri olan CHP sadece mecliste değil devletin bizzat icrasında tekrar önemli roller üstlenecek ve kendilerince ekseni kaymış Türkiye’yi birilerinin eksenine ve hatta yörüngesine sokabileceklerdi.

Ama bu oyunu zaten başından beri gören Ak parti kurmayları CHP ile bir koalisyonu kesinlikle istemediler. Peki, bu çabalar neydi? Baştan beri söylediğimiz gibi bu koalisyon çalışmalarının tek sebebi, “nasıl koalisyon kurarızdan” çok , “neden koalisyon kurmamalıyızı” halka anlatmak ve “bakın denedik ama olmadı” diyebilmek içindi.

Gelelim MHP nin ve özelde Devlet beyin tavrına. Kanaatimce Mhp seçim öncesi bir çok kez koalisyon ortağı olduğu CHP ve HDP ile yeni bir birlikteliği geldiği 80 vekillik noktada riskli gördü. Bu tavır omurgalı siyasetten çok çok kısa süre sonra yapılacak olan erken seçim için malzeme olmamak çabasından ibaretti.

Seçim çalışmalarında ve öncesinde ise zaten Ak parti ve Sayın Erdoğan hakkındaki görüşleri belli idi.  Bu çerçevede iki partinin tabanları ne kadar isterlerse istesin tavanda Mhp ile ak partinin bulaşması mümkün görünmüyordu.

Oysa ki seçimden hemen sonra patlak veren terör olayları karşısında hükümet çok ciddi operasyonlar yaparak Mhp çizgisinin de fevkinde teröre ve teröriste karşı müthiş bir mücadele başlatmıştı. Üstelik bunları sağdan soldan topladığı silah ve mühimmatla, Batılı çakallardan aldığı izinlerle yapmadı. Geçtiğimiz 13 yıllık dönemde Savunma sanayiinde yaptığı inkişaflarla ortaya çıkardığı milli silah ve mühimmatlarla, sorgusuz sualsiz yapabiliyordu.

İşte tam bu noktada seçmenin MHP artık Ak parti ile birlikte hareket edecektir beklentisi vardı. Ancak öyle olmadı olmazdı da. Mhp Ak parti ile yapılacak bir birlikteliğin siyaseten intihar olacağını ve Ak parti üst yönetimi ve özelde cumhurbaşkanı ile yaşadıkları gerilim ve gelişen polemiklerin esiri olarak kalmayı tercih edecekti.

Kendince bir mantık geliştirerek seçmenden yükselen “ ne yani MHP seçim hükümetinde HDP nin 4 bakanlık almasına ve kendisinin de aynı seçim hükümetinde Hdp ile birlikte olmasına göz mü yumacak?” seslerine, “Hayır, biz seçim hükümetinde yer almayacağız” diyerek sözüm ona HDP ile aynı masada olmamayı ve hatta Ak parti Hdp koalisyonunun da kurulduğunu, seçim hükümeti dahi olsa bu koalisyonun ortada olduğu lafzını kullanarak cevap verecek. 

Ancak seçmenden ters döneceğine inandığım bu düşüncelerin erken seçimde MHP yi tekrar %10 lar seviyesinde marjinal sınırlara doğru iteceğinden endişe duymaktayım.

Saygı duyuyorum ama MHP nin yanlış tercih yaptığını ve bindiği dalı kestiğini düşünüyorum. MHP nin milliyetçi seçmen kitlesini etkilediği argümanı olan PKK terörü ve diğer terör gruplarına karşı devletin yürüttüğü operasyonlar tarihimizde hiç görülmemiş seviyede ve çok planlı olarak yürütülüyor. Bu haliyle de bu pastadan MHP nin siyaseten alabileceği tek bir çilek görünmüyor.  Dedim ya saygı duymak lazım. Ama herkes de yaptığı tercihlerin ceremesini çekmeli. Eğer MHP bu gün ülkenin bulunduğu durumda elini taşın altına koymuyorsa, ülke terör belası ve dış güçlerin saldırılarına karşı mücadele ederken sorumluluktan kaçıyorsa, seçmen bu konuyu ciddi anlamda gözden geçirecektir.

Devlet hocamın hesabı bu kez tutmayacak gibi görünüyor.

Bundan sonraki süreçte ne olacak? Sayın Cumhurbaşkanı görevi CHP ye tevdi edecek mi?

Bence etmeyecek. 45 günlük sürecin geçmesi için bir ii siyasi manevra yapılacak ve Sayın Cumhurbaşkanı ülkeyi seçime götürecek. Yani kasım ayın sonuna doğru erken seçim olacak. CHP ye görevin verilmemesi çok doğru bir yaklaşım olacaktır. CHP milli meselelerde hiç güven vermediği gibi, eğer görevi alırsa ne tür hukuki fırıldaklar çevireceğinin hesabını yapabilmek oldukça güç. Çünkü CHP icraatı ve çalışmayı değil daha çok hukuk yoluyla karışıklık çıkarıp bundan nemalanmayı sevip bu işi meslek haline getirmiş bir parti. Bu tür fetbazlıkları yapabilecek oldukça fazla beyne de sahipler. Cumhuriyet Halk partisi Halktan çok Haltı düşündüğü için kesinlikle ülke menfaatleri bakımından kendilerine bu görev tevdi edilmemelidir diye düşünüyorum.

Zaten görevi alsalar kiminle koalisyon görüşecekler? Ak parti ile olmadı. Mhp- Hdp ile aynı yerde olmam, dışardan destek vermem dedi. Görünürde bir koalisyon kurma ümidi de olmadığına göre, hükümet kurma görevini CHP ye verip de onlara yeni oyun sahaları ve fitne yolları açmaya gerek yoktur diye düşünüyorum.

Bu arada ülke seçime giderken seçim sistemi ile ilgili de bir önerim olacak. Ülkedeki seçim barajının %10 dan %7 ye çekilmesi, ayrıca iki turlu seçim sistemine gidilmesi ülke için faydalı olacaktır.

Seçim barajının düşürülmesi zorlama oy veya devşirme oyun yani gerçekten seçmen tercihinin yönlendirilmesinin önüne geçebilecektir.  Diğer taraftan bugün gördüğümüz siyasi tabloda ülkenin ne kadar zor durumlarda bırakıldığı ortada. Koalisyonlar kurulamıyor, kurulsa da yürümesi çok zor. Hal böyle olunca aslında seçmen koalisyonu seçimde yapmalı ve iktidara gelecek partiyi kendisi belirlemelidir. Eğer hükümet olacak partiyi millet belirlerse bu şekilde koalisyon tartışmaları ile vakit ve ülke kaynaklarını da kaybetmemiş oluruz.  Yani son noktayı seçmen koysun, işi bitirsin ve meclisi o şekilde teşekkül ettirsin ki tartışmalar bitiversin. Vatandaş aşına, işine, eğitimine, sağlığına, güvenliğine odaklanabilsin.

Seçimlerin şimdiden hayırlar getirmesini diliyorum.