Meşru Müdafaa

Amerika’dan kalkıp gelen coniler neyin müdafaasını yapıyor?

Moskova’dan gelen kelebekler hangi çiçeği koklamaya aday olmuş Suriye’de?

Güç böyle bir şey işte. Sizin her gün insanlarınız ölür, sınırınızın içinde ve dibinde bombalar patlar, terör her anıyla ekonomiyi, sosyal hayatı baltalar ama siz yaptığınız harekatın meşru müdafaa olduğunu anlatamazsınız. Anlatsanız da anlamazlar, anlamak istemezler, işlerine gelmedikçe.

Anlamaya çalışıyoruz diye başlayan cümleler kurarlar. Anlamaya çalışıyoruz ama siz de bizi anlayın der gibi beklerler. Şu pkk devletine izin verin diye beklerler sizi anlamış olmak için.

Ülkeler arası ilişkilerin boyutu ve etik değerleri insanlar arası ilişkilerden farklıdır. Ancak ülkeler arası ilişkilerde menfaat çatışmalarını belirleyen yazılı olmayan kurallar ve hasletler vardır. Mesela bunlardan en önemlisi GÜÇ’tür. Güç elinde bulunduğu ülkenin menfaatleri doğrultusunda şekilleniverir. Eğer cani bir toplumun elindeyse işi gücü ölüm, kaos ve dehşet üretmek olur. Bir diğeri CESARET. Özellikle kendini savunmak zorunda olan ülkelerde bulunması gereken yazılı olmayan haslettir. Cesareti sayesinde belaya defol deme şansı bulabilir. Bir üçüncüsü ise DOĞRU ZAMANLAMA olsa gerek. Eğer bundan iki yıl önce Türkiye Halep ve çevresini savunacak şekilde o bölgeye bir operasyon yapsaydı işi çok daha kolay, eli çok daha güçlü olacaktı. ABD bir pkk devleti kurma noktasında olamayacak, Ruslar bu kadar kolay Suriye’de at koşturamayacaktı.

Şimdi işimiz MEŞRU MÜDAFAA ’ya kaldı. Bu kartı da elimizde tutamazsak vay ülkemizin haline. Şimdilerde bazı çatlak sesler duyuyoruz hem içerden hem dışardan. Özellikle ABD ve İsrail’in hazırlayıp servis ettiği ve içerde bazı basın yayın organları tarafından şırınga edilmeye çalışılan

-Türklerin ve Türkiye’nin Suriye’de ne işi var?, Cerablus ve çevresi yani sınır hattı temizlendiyse ileriye gitmeye ne gerek var?, Halep Asla !!!

şeklindeki algı zımbalamaları.

Çok açık ve net çizdiğimiz sınırlar var aslında. Türkiye’nin güvenlik sınırları bunlar, 1 yıl önce de yazmıştım. “Ankara’nın savunması Halep’te başlar” diye. Bizim Meşru müdafaa sınırlarımız aynı zamanda misak-ı milli sınırlarımızdır.

Biz saldırgan bir millet değiliz. Genel olarak bize saldırı olduğunda kendimizi savunuruz. Tıpkı 15 temmuzda milletimizin darbeye verdiği tepki gibi. Gerçek bir meşru müdafaa idi. Cibilliyetsizlerin istiklalimize göz diktiği yerde başlayan müdafaa.

Dünyadaki bazı güçler bölgemizdeki demografik yapıyı değiştirmeye çalışsalar da değişmeyecek bazı gerçekler vardır. Bin yıldır bu devletin toprakları olan bölgedeki insanlar aidiyet duygusuyla Türkiye’ye bağlıdırlar. İnsanları sağa-sola savursanız da tekraren dönecekleri obaları bellidir.

Geçmişte çokça kullanılan bir söz vardı “Suriye’de kıvılcım çaksa Türkiye’de yangın olur” denirdi. Evet, bizim gerçeğimiz bu. Irakta, Suriye’de, Batum’da, batı Trakya’da, Balkanlar’da çıkacak kıvılcım Türkiye’yi yangın yerine çevirir, oralarda esecek rüzgar burada boran olur.

Milletimizin bu gerçeği anlaması için mutlaka bunca olayın gözünü beklemesine gerek yoktur. Bu tecrübe, tarihimizin altın tırnakları ile kabuğumuza kazıdığı aşk ritmidir. Söküp atamayız, vaz geçemeyiz.

Meşru müdafaamız sadece askeri alanda da olmamalı. Saldırılar sadece silahlarla, bombalarla olmuyor. Aynı zamanda ekonomik saldırılarla da karşı karşıyayız.

ABD merkez bankası FED’in sıfır nokta bilmem kaç faiz arttıracağı teranesi ile veya AB merkez bankası ECB’nin tangosu yüzünden inip çıkan döviz kurları sayesinde yaşadığımız ekonomik kayıplara karşı ülkemizi müdafaa etmeliyiz. Mal canın yongasıysa ki öyle; o halde meşru müdafaa hakkımızı bu konuda da kullanmalıyız. Unutmayın uluslararası piyasa kurallarına uyacağız diye ekonominizi saldırılara açık tutmaya devam ederseniz eğer, yarın müdafaa edeceğiniz bir ekonominiz hatta ülkeniz kalmayabilir.

Yetkili ağızdan Genelkurmay başkanı Hulusi Akar;

-“Menfur 15 Temmuz girişiminden kısa bir süre sonra, çok kısa süre sonra başlayan Fırat Kalkanı Harekatı, hudutlarımızın ve komşu ülke insanlarıyla birlikte milletimizin güvenlik ve huzuru için hayati öneme haizdir. Bu harekat meşru müdafaa hakkımıza dayalı olarak icra edilmektedir. Çeşitli zamanlarda çeşitli yerlerde çok değişik yorumlar yapılmaktadır. TSK'nın ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin hiçbir başka ülkenin toprağında gözü yoktur. Sadece ve sadece meşru müdafaa hakkımızı kullanarak güvenliğimizi sağlamak istiyoruz. “

şeklinde konuyu özetlemiştir.

Çeşitli zaman ve mekanlarda meşru müdafaa hakkımızı sorgulayanlar, aynı zamanda fetö yayın organlarının da neden kapatıldığını sorguluyorlar. Ama bu zatlar ABD, Rusya hatta Avustralya’nın Suriye’de ne işi olduğunu sorgulamıyorlar. Ya da kafaları basmıyor. E hain değiller ya.

Selim Bilâl