Ruslar pislik yapmaya devam edecekler, durmayacaklar. Çünkü onlar 30 Eylülde Suriye’de operasyona başladıkları gün zaten Türkiye’yi çizmişlerdi. O tarihten bu yana kardeşlerimizi sürekli bombardımana tutmaktalar ve sivil gözetmeksizin ölüm yağdırmaktalar. Rusların karakterine çok uygun olan bu mezalim örneklerini bundan sonra da çok yaşayacağız. Türkiye’nin iyi niyetli tüm girişim ve uyarılarına rağmen Ruslar kendi planlarını uygulamaya devam edecek.

Türkiye’yi her türlü kuşatmak için ellerinden geleni yapacaklar. Başta İran olmak üzere bölgede ne kadar terörist varsa hepsiyle işbirliği halindeler. Yunanistan, İsrail, pkk, pyd, daiş, esed hepsi ruslarla birlikte Türkiye’yi çökertmek için son bir hamle yapmış durumdalar.

Ülkemizin içinde bulunduğu bu ateş çemberinin sorumlusu Türkiye olmadığı gibi Türkiye’nin bu çemberi yaracak dostları da ne yazık ki ateşten uzak duruyorlar. Türkiye’nin ne kadar düşmanı varsa aynı ideal için birleşmiş görünüyor. Müttefikimiz Amerika bile pkk teröristlerini silahlandırıp kuzey Suriye’yi bir pkk devleti yapmak için var gücüyle savaşıyor.

Bütün bu olumsuz durumlara rağmen ülkemiz güçlü savunmasıyla bir yandan Suriye deki masumları koruyup kollamaya çalışırken, diğer yandan Suriye’nin bu şer güçlerin eline geçmemesi için mücadele veriyor.

Amerika ile Rusya’nın viyana görüşmelerinde gizli toplantılarda neyi konuştukları ve nasıl bir paylaşım için anlaştıkları şimdi daha iyi anlaşılıyor.

Ruslar, s-400 füze sistemini Suriye’ye taşımak için aradıkları bahaneyi uçak krizi ile elde ettiler. Bilinçli bir şekilde kimliği belirsiz uçağın sınırlarımızı ihlal etmesi olayı gerçekleştirildi. Bu şekilde Türkiye’ye bir komplo kuruldu. Uçağın pilotu 10 kez yapılan uyarıyı bilinçli şekilde cevaplamayarak adeta “beni vurun indirin” dedi. Tabi bu olay bir amaca yönelik olarak gerçekleştirildi. Eski kgb yöntemlerinden biri olan mazlum yaratma politikası ile Suriye’ye daha fazla silah ve asker yığınağı yaparak Suriye’yi ABD ile paylaştıkları şekilde işgal etmek için son kozlarını ve oyunlarını oynamaktalar.

Ülkemiz bu noktada içerideki hainleri de bir an önce susturmalıdır. Tıpkı Fransa’nın yaptığı gibi bir dizi milli önlemler alarak dezenformasyon ve casusluk faaliyetlerinin önüne geçilmelidir. Aksi takdirde bazı basın özgürlüğü ve sözde insan hakları safsataları ile Türkiye’nin eli zayıflatılacak terörle içiçe gösterilecek ve dünya kamuoyunda baskı yemesi sağlanarak yeni silahlı operasyonların hedefi haline getirilecek.

Maalesef içeride bir çok hain var ve bu hainler Türkiye’nin silahlı bir müdahaleye maruz kalması için 2013 den beri uğraşıyorlar. Şimdilik isimlerini vermeyeceğim bu hainleri devlet tek tek biliyor. Basında, siyasette, iş dünyasında, üniversitelerde yerleşmiş olan bu vatan hainlerinin gerekli ve acil kovuşturması için devlet birimlerimizin hızlı harekete etmesi gerektiğine inanıyorum.

Ülkemizdeki güçlü savunma bloğunu kırabildikleri takdirde bizi çökertmeleri an meselesidir. O yüzden bu tür girişimlere ve hainliklere kesinlikle izin verilmemeli, en sert tedbirler bugünden itibaren alınmalıdır. Fransa’nın da kendini savunmak için yaptığı gibi bazı serbestlikler askıya alınmalıdır.

Vatan savunması ve hudut savunması namustur. Bunun için gereken her türlü tedbiri almak için milletimiz hükümetimizi yetki ve görevlendirmiştir.

Gelelim Rusların ayak oyunlarına,

Ruslar şu anda kendilerine zarar gelmeyeceğini düşündükleri bir takım önlemler açıklayarak Türk kamuoyunda baskı oluşturmak peşindeler. Putin’in ak denizde kalıcı olma politikası gereği kurduğu bu oyun uzun sürelidir. Yakın zamanda Ruslarla iyi bir iletişim ve diyalog beklenmemelidir. Tam aksine restleşmeler artacak, Türkiye’nin tüm olumlu yaklaşımlarına rağmen Ruslar ipleri germek için her türlü pisliğe başvuracaklardır.

Rusya’ya giden tırların Gürcistan’da bekletilmesi ve ülkeye sokulmaması, gemilerimizin limanlara yaklaştırılmaması, Rusya’ya giden vatandaşlarımızın her türlü kötü muameleye tabi tutularak gözaltına alınıp ülkeden deport edilmeleri, yaptığımız ihracatın engellenmesi gibi pislikleri ve ayak oyunlarını şu an yapmaya başladılar. Birkaç hafta içerisinde doğalgazı kesmek ve petrol satışını durdurmak dâhil bir dizi yeni eylem içerisine de girecekler.

Ayrıca olayın Suriye ayağında Türkmenlere ve Sünni Müslümanlardan müteşekkil özgür Suriye ordusu ve bağlı kuvvetlerine saldırmaya devam edip sivil halkı da katletmekten kaçınmayacaklardır.

Ruslar pisliği sever, çünkü onlar slavdır. Rusların Stalin döneminden sonra en büyük kalkışmasını yaşayacağımız günler önümüzde ve bunlara hazırlıklı olmalıyız. Ruslar savunmasız insanlara en ağır ve orantısız şekilde saldırmaktan ar etmezler. Rusların böyle bir vicdanı ve ahlakı yoktur.

Bütün bu gerçekler ışığında Türkiye’ye düşen ise karşı tedbirleri süratle almaktır. Kesinlikle Ruslardan sıcak bir el beklenmemelidir. Sıcak bir el gelir umuduyla geciktirilecek tüm tedbirler ah vah meselesi haline gelecektir. Türk vatandaşları kesinlikle ve kesinlikle ölüm kalım meselesi olmadığı sürece Rusya ve destekçisi ülkelere seyahat etmemelidir. Başta belarus, Yunanistan, İsrail, iran ve çin olmak üzere rusya bağlısı ülkeleri seyahat ve ticaret programınızdan çıkarın. Aksi takdirde sizin için çok yazık oldu demek zorunda kalınacaktır.

Ekonomik olarak zaten Rusya’ya ülkemizin çok fazla bir ihracatı söz konusu değildir. Biz Ruslara çok fazla ürün satan bir ülke değiliz tam aksine Rusya’dan ciddi şekilde ithalat yapmaktayız.

2014 yılı verilerine göre Rusya’dan aldığımız ürün bedeli 25,3 milyar dolar olurken, Rusya’ya sattığımız ürün miktarı ise sadece 3,8 milyar dolar olmuştur. Buradan da anlaşılacağı üzere düşürülen uçak meselesinde Rusya tamamen tribünlere oynamaktadır.

Rusya bugün geldiği noktada Suriye deki üslerini ve gücünü kaybetmemek için Türkiye’yi çizmiş ve ayrıca Türkiye’ye tehditler savurarak aslında “sakın ha bizden mal almayı bırakma” demektedir. Asıl mesele Türkiye’nin Rusya’dan yaptığı 25 milyar dolarlık ithalatın bitmesini istememesi olduğundan güya düşürülen uçakla Türkiye’yi bir nevi suçlu ve ezik , kendisine karşı mahcup bir şekilde tutmayı planlamaktadır. Böylece hem Suriye’de Türkmen bölgesini işgal edip esedle birlikte bir Lazkiye devletinin sahibi olacak, hem de Türkiye ile yıllık 30 milyar dolarlık ticaret hacminden istifade etmeye devam edecek.

Tam bu noktada Türkiye ciddi bir hamle yapmalı ve Rusya’ya alternatif başka ülkelerden ithalat kanallarını hızlıca harekete geçirmelidir. Bunu yaparken uluslararası hukukun tüm kurallarını ve kurumlarını da işleterek minimum zararla bu işten çıkmalıdır. Ruslara bir daha güvenilmeyeceğini bilerek devlet politikaları oluşturulmalı ve hiçbir şekilde Ruslarla kalıcı işler için anlaşma yapılmamalıdır. Akkuyu nükleer santrali veya askeri yatırımlar kesinlikle ortadan kaldırılmalıdır. Rusya’da iş yapan müteahhit firmalar bir an önce ellerindeki işleri tamamlayarak paralarını almalı ve parası peşin ödenmeyen hiçbir işe girişmemelidir.

Ruslar Türkiye’den mal almak isterlerse sadece bizim limanlarımızdan teslim almak üzere alabilmelidirler. Aksi halde Ruslarla yapılacak her türlü ticaretin %100 risk olduğunu iletmek isterim. Daha 5 yıl öncesine kadar tümüyle kgb devşirmesi mafyanın kontrolünde olan Rus ekonomisinin tüm çarkları şimdi de Türklerle muhatap olması için aynı mafyanın eline verilecektir biline.

Sonuç olarak Ruslara geçmiş olsun diyorum. Hem haksız hem kahpe. Sırtından da vurur, can evinden de. Türkmen kardeşlerimiz, akrabalarımız vurulurken bunu büyük bir iştahla yapan Putin, bizi sırttan vurmakla suçlayacak kadar da akıl ve izan yoksunudur.

Silah yüklü uçağını vurmayıp da Ankara’yı vurmasını mı seyredecektik. Havada” hayırdır nereye” diye sorulan uçak cevap bile vermek zahmetine katlanmıyor kibrinden. Tıpkı Putin’in kibri gibi. Pilotlarına da aynı kibri yüklemişler. Rusların düşmanlığı bunlarla da sınırlı kalmayacak. Yakında Türkiye’nin önünü kesmek için her platformda pislik yapacaklar.

ABD, İngiliz ve İsrail şeytan üçgenin de çok arzu ettiği bir durum oluşmuş oldu. Rusları üzerimize saldılar. Kontrolden çıkan Türkiye’yi kontrol altına alabilmek ve laf dinletebilmek için bu son durum şeytan üçgeninin çok hoşuna gitti.

Hesap yapan, pislik yapan çok.

Türkiye güçlü duruşunu ve konumunu koruyabilmek için savunmasını güçlendirmeli ve içerideki hainleri temizlemelidir. 1915 birinci dünya savışının 100. Yılındayız ve tekrar Türkiye’den toprak koparmak, ülkemizi parçalamak için harekete geçtiler. Irak ve Suriye’de yapılan ırak ve Suriye’nin tarumar edilmesi değildir sadece. Asıl hedef Türkiye’yi yok etmektir. 1000 yıldır yok edemedikleri Selçuklu-Osmanlı-Türkiye devletini yani OĞUZ devletini yok etmek çabasındalar.

Allah’ın hesabı hepsinin üstündedir. Bir Allah bizlerin ve tüm mazlumların yardımcısı olsun.

Türk olmanın Türk töresini bilmekle ve Türk töresine tabi olmakla mümkün olabileceğini bilerek yaşayalım. Töreye uymayana Türk denemeyeceğini bilerek ve aslolan İmam Maturidi itikadını tekrar özümseyerek hareket edelim. Osmanlı devletinin asıl yıkılışını hazırlayan özünden ve töresinden uzaklaşmasıdır. Bu yüzden öz benliğimizle hareket edecek nesiller yetiştirelim.

Saygılarımla

Selim Bilal…..