Birileri her fırsatta milletin seçtiği iktidara ve onun başbakanına, bakanlara ve hatta Cumhurbaşkanına, Genel Kurmay Başkanına ayar vermeye, akıl vermeye çalışıyor. Üstelik bunu sürekli yargı platformlarında yapıyorlar. AYM , Danıştay, Yargıtay. Bunlar tesadüf değil kanısındayım birçok ülkem vatandaşı gibi. Yüksek Yargı platformları özellikle devlet yönetimini manipüle edip taciz etmek için kurulan stantlar haline dönüştürülmüş durumda. Feyzioğlu ya da Kılıç da gayet iyi biliyor ki söyledikleri sözlerin bir kıymet-i harbiyesi yok. Ancak tahrik ve taciz yoluyla iktidarın sinirlerine oynuyorlar. Bu taktik işe yaramıyor diyemeyiz. İşe yaradığı açık. Hesapları her halükarda karlı çıkmak üzerine. Eğer başbakan ve diğer idareciler sinirlenmeyip eyvallah deyip geçerse lafı yiyip de gitmiş sayılacaklar. Yok bütün bunlara katlanmayıp tepki koyarlarsa devletle-yargıyla kavgalıymış gibi algı yaratılacak. Hesap çok sinsi ve çirkin. Umarım bu hesabı yapanlar kendi kazdıkları kuyuya düşerler. İktidarı elde etmek artık milletten geçtiği için bazı makam mevki simsarları meydanlarda çığırtkanlık yapsalar da sinir bozmaktan öteye geçemeyecekler. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yine milleti kenetleyecek malzeme vermek üzereler Ak Partiye. Tabi Ak parti de siyasi dehaları sayesinde bu pasları iyi değerlendirip gol yapacaktır. Doksana olmasa da seksen sekize bu iş biter gibi. Manşetlerde CHP Adana mebusu Turgay Develi var. Ne diyor Tugay bey : ""Meclis'i, yönetim anlayışı ve siyaset dili ile artık sistemin nasıl da tıkandığı ortadaysa, yine yaklaşık 100 yıllık sistemin bütün bagajlarını sırtında taşıyan, kadrolu ve bürokratlaşmış yönetimleriyle, bu CHP'nin İKTİDAR ŞANSI YOK'." Doğru söze ne denir. Muhalefet bu haliyle iktidar olamayacağını bildiği için ve yine iktidarı istemeyenler bu muhalefetle siyaset vitrinini değiştiremeyeceklerini bildikleri için sürekli siyaset dışı yollarla iktidar elde etme peşine düşüyorlar. Muhalefet, muhalefet yapmayıp vesayetçi gibi davranınca, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan muhalefeti yapma görevi de maalesef iktidara düşüyor. İktidar kendi muhalefetini kendisi yapmaya kalktığında ise demokrasinin bir bacağı topal hale geliyor. Son 10 yıldır bu kısır döngü yüzünden iktidarın yaptığı bir takım yönetimsel ,idari ve uygulama hataları da sorgulanamamış oluyor. İktidara milletin verdiği karne ise gerçek notları yansıtmaktan uzak kalıyor. Daha kaliteli bir iktidar için kesinlikle ve kesinlikle kaliteli ve iktidarın alternatifi bir muhalefet şarttır. Bugün insanımız geleceğini emanet edebileceği bir muhalefeti mecliste ve siyasi arenada göremediği için mevcut iktidarı dinlendirme şansını da yakalayamamaktadır. Halbuki iktidarın bir dönem dinlenmesi gerektiğini düşünen insan sayısı azımsanamayacak kadar fazladır. Ama seçmen her defasında ehven-i şer demek zorunda bırakılmaktadır. Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Millet ilk kez başkanını vekil kullanmadan kendisi bizzat sandıkta belirleyecek. 550 vekil yerine 50 milyon asil başkanını belirleyecek. Şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyorum. Demokrasi yolculuğumuzun önemli bir durağı olarak görüyorum bu seçimi. Farklı bir algı ve kültür oluşturacağını düşünüyorum ve faydalı olacağına inanıyorum. Cumhurbaşkanının Anayasada belirlenmiş olan görevlerinin tümünü kullanmadığını ifade eder bir çok siyasi. Bu vesile ile belki de daha aktif Cumhurbaşkanları dönemi yaşayacak memleketimiz. Demokrasimizin vazgeçilmezi seçimler. Kırmadan, dökmeden, germeden inşallah.